Letterboxd 5019o Yusuf Bahar https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/ Letterboxd - Yusuf Bahar When Evil Lurks 1c6s1w 2023 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/when-evil-lurks/ letterboxd-review-480678421 Thu, 30 Nov 2023 19:56:47 +1300 2023-11-30 No When Evil Lurks 2023 3.0 744857 <![CDATA[

4v291o

Konuyla ilgili bir fikri olan tek kişi: Gitme!
Aşırı manyak-deli-şeytani-iblis-çocuk: Git!
Pedro: Ee gideyim o zaman!?

wtf Pedro !?


Her ne kadar filmde aşırı sinirlerimi bozan epey bir öğe olsa da bence hoş bir film ve kesinlikle izlemeye değer. Benim için aslında çok sevdiğim ve kuvvetle muhtemel biraz da totomdan uydurduğum bir sub-genre filmi: toplumsal gerçekçi proleteryan korku filmi. Bu janra/canra/türle ilgili aklıma gelen en iyi iki örnek The Wailing (2016, Na Hong-jin) ve Bacurau (2019, Juliano Dornelles & Kleber Mendonça Filho). Bunların yanına o kadar da toplumsal olmayan ama benzer hisler uyandıran kimi M. Night Shyamalan filmlerini ve belki The Mist’i (2007, Frank Darabont) ekleyebiliriz. Şimdi; kendi hafıma çok güvenmediğim için bir de ufak Google araştırması yaptım ve sunduğu alakasız bir sürü örneğin içinden ekleyebileceğim Under the Shadow (2016, Babak Anvari) ve Train to Busan (2016, 
Sang-ho Yeon) da listeye dahil olmuş oldu.

Şimdi nedir bu “toplumsal gerçekçi proleteryan korku filmi”? Aslında en iyi anlatımımı şöyle yapabilirim; Frank Capra’nın içine şeytan kaçtığını veya Mr. Smith Goes to Washington’ı Kubrick’in yönettiğini düşünün. Yani; öncelikle yan karakterlere fazlasıyla önem veriliyor ve yakından tanıyoruz. Bakkalın bakkal olduğu, muhafazakarın kendini belli ettiği, göçmenin cinle şeytanla uğraşırken bir de oturma izniyle uğraştığı, kadınların herkesin hayatını kurtarırken yine de “Pardon, bayan! İblise dokunmayın!” diye dışlandığı, polislerin exorcist’ten rüşvet aldığı, Hulusi Kentmen’in “Aman yavrum, stigmata şakaya gelmez!” dediği filmler. Genel olarak yan karakter kadroları kalabalık ve kendileri için özenle dokunmuş rolleri ve diyalogları var. İnsanlar supernatural bir şeyle meşgul olurken hayat kavgası devam eder. Bir yandan da hikayenin geçtiği yerin genel politik ve kültürel atmosferi olayların seyrini etkiler. En amiyane tabirle “bizden” hikayelerdir. Gerçekten böyle bir şey olsa işte bu şekilde yaşanırdı denen hikayeler. 

Böylelikle insanlar çok daha fazla olağanüstü öğeleri kabul etme eğiliminde bulunabiliyorlar. Ben de; bu toprakların kültürüyle büyümüş biri olarak- ister istemez hep buraların korku hikayelerinin en iyi bu şekilde anlatılabileceğine inanıyorum. Kuyudan iblis çıkarsa Jandarmaya mı haber vermek gerekir? Bölgede yaygın bir possession durumu varsa bakanlar ve devlet yetkileri televizyona çıkıp yalanlar mı? Dedeleri uzaylılar tarafından kaçırılan miraçıların paylarını almaları için kaç yıl beklemeleri gerekir? Cehenneme açılan portalın kapısında ziyaretçilere bilet kesmek İslam’a göre caiz midir? 

Kulağa mizahi geldiğinin farkındayım ama Türkiye’de sosyo-politik bir şeyler yazarken moral bozmamak için biraz sevimlilik yaptım. Hepimiz, minnacık bir hayal gücüyle, korku hikayelerinin politik minvalde nasıl can sıkıcı boyutları olabileceğini tahmin edebiliriz. Bkz. kadın hakları, lgbti+ hakları, göçmen hakları, hayvan hakları…

Totomdan uydurduğum bu üslupla ilgili söyleyeceğim son şey ise; Türkiye izleyicisinin böyle bir korku filmini kesinlikle çok seveceğini düşünüyorum. 

When Evil Lurks’e geri dönecek olursak…

Ben filmin yanlışlıkla yapılmış bir patriyarka eleştirisi olduğunu düşünüyorum. Filmde 5 tane ana kadın karakter var: Pedro ve Jimi’nin annesi, çürümüş Uriel’in annesi, Pedro’nun ex’i Sabrina, Jimi’nin zamanında manitalaştığı ve bir şekilde iblis uzmanı olan Mirtha, göbekli ve öfkeli Ruiz’in hamile eşi Jimena. Filmin daha ilk 10-15 dakikasından itibaren olaylar şöyle ilerliyor: Kadınlar ne yapılması ve yapılmaması konusunda erkekleri uyarıyor, mantıklı mantıklı izah ediyor ve erkekler istisnasız her seferinde tam yapmaması gereken şeyi yapıyor. Aynı zamanda erkekler kendi yaptıkları hatayı olur da anlarlarsa diğer erkekleri de uyarıyor, onlar da asla dinlemiyor. Bir de üstüne üstlük erkek egemen devlet zihniyetinde ne polis, ne bakanlık, ne de herhangi bir otorite konuyla ilgili gerekli adımları atmıyor. Olayların gidişatına ise bizim müto erkekler “Zaten devlet bizi sevmioooo….” ya da “Bunlar hep özel şirketlerin işiiiiii…” gibi 14 yaş olgunluğunda yorumlar yapıp her şeyi öfkeyle çözmeye çalışıyor. 

Filmde şöyle sevdiğim bir şey var -ki bunu biraz bizim buralara da benzetiyorum; herkesin hemfikir olduğu bir “İblisle karşılaşıldığında yapılması gerekenler el kitabı” söz konusu. Halk arasında bilinen 7 kural var; elektrikli ışık kullanmayın, hayvanlardan kaçının, iblise zarar vermeyin, yakınındaki şeylere dokunmayın, ismiyle hitap etmeyin, barutlu silahlar kullanmayın, ölümden korkmayın. Bilin bakalım bizim erkekler bu konuda ne yapıyor? Her bir kuralı, bile bile, göz göre göre, defalarca çiğniyorlar. Bu sırada da tabii ki asla sözlerine itimat edilmeyen kadınlar da helak oluyor. Ha bir de bu durumlar için aslında “resmi” bir protokol bile var. Ama ona rağmen polis abiler, “çıkar bakayım telefonunu” edasıyla olaya alaycı ve üstten yaklaşıyor. 

Ya, ölürsünüz bunların basiretsizliğinden…

Filmin yönetmeni Demián Rugna’ya da bir konuda katılıp katılmadığımdan çok emin değilim. Yönetmenimiz film boyunca ayı gibi çocuk harcıyor. Uff… Hem de ne biçim… Şimdi; ben de şöyle bir yerde kararsız kaldım: çocukları patür kütür kurban etmek filmin sadece marjinalliğine mi hizmet ediyor, yoksa eğer tutumumuz “gerçek hayatta nasıl olurdu” ise zaten en kolay hedef çocuklar olduğu için bu tutumun bir mantığı mı var? Bilemedim… Galiba biraz rahatsız oldum çocuk katlinden. 

VELHASILKELAM!

Bence mantık olarak iyi bir yerden yola çıkmış fakat izleyicinin politik toleransını son derece zorlamış bir film. İyi ki izledim ama biraz beklentimin altında kaldı. 

Bir de o pusula gibi aleti çok merak ediyordum. Keşke onun da ne işe yaradığını bir göreydik.

]]>
Yusuf Bahar
The Vast of Night 4a6w3h 2019 - ★★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/the-vast-of-night/ letterboxd-review-470542973 Fri, 10 Nov 2023 04:54:47 +1300 2023-11-09 No The Vast of Night 2019 4.5 565743 <![CDATA[

O güzel insanlar hep gökteydiler…


Küçükken; sanırım 95 ya da 96 yılıydı, bir yaz tatilinde Erdek’te “diskotek”e gitmiştik. Tabii ki çocuklar ve aileler biraz daha erken saatte gidip, saat gece yarısı olmadan dans pistini terk edip, sahayı gençlere bırakıyorlardı. Diskotek merkezden uzak bir yerdeydi. Çıktığımızda önce köy yolu gibi bir ara yoldan, dört yol ağzına gelip, mezarlığın orada minibüs beklememiz gerekiyordu. Bir yandan yanıp sönen ışıkların ve yüksek sesin hipnozu, bir yandan da gecenin karanlığı ve yanıbaşımızdaki mezarlığın görkeme ve esrarengize davet eden havasıyla, minibüs durağında devasa bir hayaller alemi yaratıp, minicik aklımda çeşitli Alacakaranlık Kuşağı bölümleri çekiyordum. İstanbul’da büyüyen bir çocuğun, pasparlak yıldız tarlasıyla kaplı gökyüzünün altında kalmasıyla da hayallerimiz temasını uzay ve uzaylılar oluşturmuştu. Orada belki 15-20 dakika beklemiştik ama ben o küçücük köşemde saatlerce UFO’ları izledim, insanları lazerlerle göğe çekmelerine tanık oldum, atmosferden çıkış anında uzay aracının nasıl sarsıldığını hissettim, telepatiyle iletişim kurmanın ne kadar rahat olacağı kanısına vardım, Tanrısallık üzerinden üstün canlı kompleksiyle teslimiyet odaklı bir ilişki kurdum…. Ohoooo, daha neler neler…. Fakat bu kadar net hatırlamamın sebebi aslında bu pratiği, bu eylemi hayatımın geri kalanında bir kaç kez daha tekrar etmem ve rüyalarımda da görmeye başlayarak iyice pekiştirmem. Giderek detayların daha da arttığı, iletişimin daha da derinleştiği bir uzaylı seansı serisi… Ortak noktaları ise katiyen korkutucu olmamaları, merak seviyesinin her seferinde artması, genel olarak bir huzur -çözülmüşlük, katarsis, “closure”- hissi vermesi ve uzaylılarının fiziki görünüşünün asla aynı olmaması; bazen klasik Alien, bazen çok daha insan gibi, bazen farklı bir enerji ve var oluş biçimi. Genel olarak uzay cenahıyla aram hep iyi ve birbirimize de iyi geliyoruz. Tek bir sorun var, hala da aynı sorun devam ediyor, asla bir sonunun olmaması. Belki de böyle olması gerekiyor. Ama düşünüyorum da; filmlerde de sonunu asla görmüyoruz. 

Bu yıl uzay filmleri konusunda şanslıyım. İki tane çok keyif aldığım film izledim; No One Will Save You (2023, Brian Duffield) ve The Vast of Night (2019, Andrew Patterson). Bu iki filmin yanına eklemek istediğim diğer üç film ise Arrival (2016, Denis Villeneuve), Close Encounters with the Third Kind (1977, Steven Spielberg) ve Signs (M. Night Shyamalan). Bu beş film; uzaylılarla benim kurduğum ilişkiye çok yakın bir ilişki kuruyor. Tamamen merak odaklı, asla kesin cevapların olmadığı, uzaylılar ile iletişimin çok önemli olduğu ve sonlarının asla belirgin olmadığı filmler. Beş filmde de uzaylıların varlığı su götürmez bir şekilde ortada ve tüm halk konudan muzdarip veya olaya müdahil; bireysel hikayeler değiller. Neredeyse “onlar da insan” denecek tanışma hikayeleri. İşte The Vast of Night’ta sanırım en sevdiğim şey bu oldu. Olağanüstülük asgari seviyede ve genel olarak insanların ılımlı bir tavrı var. Uzaylılar geldiyse sorusu hayranlık ve ilgi ile karşılanıyor. 5-6 yaşlarındaki bir çocuğun heyecanıyla tüm film uzaylı peşinde koşuyoruz. Fay (Sierra McCormick) ve Everett’in (Jake Horowitz) aşırı sempatik ilişkisi de olay akışını tadından yenmez bir hale getiriyor. Yani demek istediğim, Neşeli Günler gibi, Hababam Sınıfı gibi uzaylı filmleri beni benden alıyor. {dangalak Amerikan vahşiliğindense Adile Naşit ciciliğiyle uzaylı ilişkisi kurulmalı).

Tabii ki filmi bu kadar sevmemi sağlayan şey sadece aşırı sempatik, çok içten ve cana yakın olması değil. Mini minnacık bir bütçeyle (700.000$) çekilebilecek en sanatsal ve yaratıcı uzaylı filmini çekmiş olmaları hala akıl almaz geliyor. Sinemanın yoktan var etme mucizesini ustalıkla taşıyan ekip, aynı zamanda 9 dakikalık -neredeyse close-up sayılabilecek- bir santral konuşması sahnesiyle, devâsâ plan-sekansların ardına aşırı hızlı detay planlar ve jump cutlar koyarak temponun kontrolünü asla bırakmamasıyla, neo-classic minimal müziğiyle ve asla abartıya kaçmayan dolu dolu diyaloglarıyla (örn; Everett’in radyodaki rıza, beyan,etik ve hukuki gereklilikler konusundaki hassasiyeti ve arabalı çiftle ilk karşılaştıkları sahne) “doğru” yapılmış bir film olduğunu, ortaya özen gösterilmiş bir iş çıktığını hissettiriyor. 

Her anında mutlu olduğum, keyif aldığım bir film. Rahatlıkla kült statüsünde olabilecek ve yıllarca yeniden izlenebilecek bir iş. 

tatlış.

]]>
Yusuf Bahar
ages 4k2f42 2023 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/ages-2023/1/ letterboxd-review-460172020 Fri, 20 Oct 2023 08:18:07 +1300 2023-10-16 Yes ages 2023 3.0 898673 <![CDATA[

Ah Tomas, vah Tomas!

Filmle ilgili söylemek istediğim her şeyin en, en, en! başında şu geliyor; ya siz ne güzel evlerde yaşıyorsunuz. Ben bıktım artık Avrupalı evlerine abayı yakmaktan. Yıllardır filmlerde hep evlere bakıp duruyorum ve sonra da İstanbul’da sıkışık tıkışık evlerimize üzülüyorum. Hayır, sadece evler de değil güzel olan; mutfak gereçleri, duvar boyaları ve dokusu, bitkiler, sandalyeler, kapılar… Evet, binlerce şey konuşulabilecek filmle ilgili ilk söylemek istediğim buydu. Teşekkürler. 

Hadi şimdi de ages’ın sanatından, sinematografisinden, hikaye anlatıcılığından, kurgusundan falanından filanından hiç bahsetmeden Tomas gıybeti yapalım. 

Yani, kendisinin aşırı narsist ve neredeyse sosyopat, hatta ve hatta sadist bile sayılabilecek tavrı ve dili film boyunca beni çileden çıkarmıştı ama film bittikten sonra üzerine bir iki sigara içerken kafamda şöyle bir istemsiz olumlama oluşmaya başladı: Tomas, filtresiz iletişim kuran ve ilişkilenen bir canlı. Aslında bayağı hayvan gibi. Yürüyen ve konuşan bir dürtü canavarı. Filmde “ıyyy! İğrenç Tomas” denilen birçok hareketinde; birçok insan için esasında söylemeyi, yapmayı veya talep etmek istediği şeyleri toplumsal normlardan, tabulardan, empatiden, diğerkâmlıktan ve şefkatten dolayı yapmamasının alternatif örneklemesini görüyoruz. Yani; bir kişi herkesi, her şeyi isterse, bunların da hep onun en çok faydalanacağı ve el üstünde şekilde olmasını beklerse, karşısındaki insanlara da bunu apaçık ve hiç çekinmeden söylerse -işte Tomas olunuyor. 

İlişkilerde çoğu insan aynı şeyleri istiyor. Çok benzer talepler, az önce saydığım etmenler ve kaygılar sebebiyle asla dillendirilmiyor. Kimi insanlar için sadece fanteziden öteye gidemeyen küçük yaramaz hayaller oluyor. Keza! Bence çok daha toksik olan bir diğer versiyonunda; Tomas gibi açık, net ve düz anlatmak yerine insanlar aynı şeyleri yapıyor ve bunu bin türlü yalanla, manipülasyonla ve üç kağıtçılıkla yapıyor. Açıkçası bunun yerine Tomas’ın tüyler ürpertici dürüstlüğünü tercih ederim. 

Tomas gıybeti dahilinde söyleyeceklerim bu kadar. 

Ek olarak da; Adele çok iyi bir oyuncu ve Ben Wishaw tam bir bebek. 

Film de öyle matah bir film değil. Tomas gıybeti için izlenir.

]]>
Yusuf Bahar
ages 4k2f42 2023 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/ages-2023/ letterboxd-watch-460171361 Fri, 20 Oct 2023 08:16:11 +1300 2023-10-16 No ages 2023 3.0 898673 <![CDATA[

Watched on Monday October 16, 2023.

]]>
Yusuf Bahar
She Said 6n473m 2022 - ★★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/she-said-2022/ letterboxd-review-453634326 Fri, 6 Oct 2023 18:18:35 +1300 2023-10-05 No She Said 2022 4.5 837881 <![CDATA[

BU BİR BELGESEL DEĞİLDİR!

Biopic, tarihi drama, “gerçek hayattan esinlenmiştir” filmlerinin sanırım izleyici ile yaşadığı en büyük problem kendilerinin belgesel olmadıklarına ikna etmeye çalışmaları. Keza çoğu kez belgesellerden daha iyi bile olabilecek seviyede -gerçek- hayatı resmetseler de insanların kısıtlı süre içerisinde topyekün her şeyi öğrenme ve her şeyin cevaplanması ve herkesin açısından anlatılması beklentisini biraz beyhude buluyorum. Bir tarihsel öz eleştiri olarak da aklıma 2005 yılında, daha tazecik bir teenage’ken, Gus Van Sant’ın “Last Days” filmine; “Aaa! Nirvana filmi! Oha! Kurt Cobain’in hayatını film yapmışlar!” diye koşa koşa gidip yaşadığım hayal kırıklığı geliyor. Aradan geçen 20 yılda, o körpecik halimle nefret ettiğim filmi hala saniye saniye hatırlıyor olmam ise sanırım Gus Van Sant’ın bir şeyleri başardığını, Grunge aşkımın sinema sevdama yenik düştüğünü gösteriyor.

#metoo hareketinin en önemli olaylarından olan; iğrenç mahluk Harvey Weinstein’in ve şirketi Miramax’in sistematik tecavüz, taciz, zorbalık, kadın düşmanlığı, uzlaşma anlaşmaları ve gizlilik sözleşmeleri üzerine haber yapan iki The New York Times muhabirinin sürecini anlatan “She Said” olayların akışı ve ifşa ya da dava sürecinin karşılaştığı zorlukları anlatmanın yanı sıra -bence bu kısım çok daha önemli ve etkili; bize olaydan etkilenen insanların portrelerini sunuyor. Jennifer Ehle, Samantha Morton ve Angela Yeoh gibi şahane oyuncular tarafından sunulan bu portreler bize yaşanan olayların ve bu insanlık dışı sistematiğin son derece insan yüzünü anlatıyor, hashtag kampanyasına ve haber metnine ses ve yüz veriyor, isimlerin hafızalara kazınmasını sağlıyor ve kadınların hayatlarının nasıl ellerinden alındığını hiç aşırılığa kaçmadan anlatıyor. Ayrıca sadece ses kayıtları, kısa demeçler, alıntılar ve yüzü gösterilmeden yapılan canlandırmalar faillerin gerçek hayatta nasıl canavarlar olduklarının anlaşılmasına büyük katkı sağlıyor.

Ama evet; internette yaptığım kısa araştırmada gördüğüm gibi, insanların yorumlarında da her yerde yazdığı gibi olayların tüm akışını, tüm kapsamıyla, herkesi dahil ederek ve dokunulmadık tek bir yer bırakmadan anlatan bir film değil. İki saatlik bir filmde de onlarca yıla yayılan ve Harvey Weinstein pisliğinin yaptıkları ile sınırlı olmayan, etkisi bütün dünyaya yayılan bir olayın, bir hareketin, bir tarihin tamamına hakim olmayı ve her şeye tanıklık etmeyi beklemek bana sadece tembellik olarak geliyor. Açıp okuyun, başka filmler ve belgeseller seyredin, arkadaşlarınızla tartışın, araştırma yapın. Yüzeyselliğin bu kadar da bataklığına yakalanmamak gerekiyor. Hele ki bu kadar önemli ve küresel olay karşısında insanların daha derin bilgiye sahip olmak için emek sarfetmelerinin bir yükümlülük olduğunu ve bunun genel bir prensip olması gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple eleştirilere asla katılmıyorum; She Said amacına layıkıyla uyan, oldukça başarılı bir film.

Filmle ilgili bahsetmek istediğim son şeyler ise filmin ekibinin büyük çoğunluğunun cis-hetero erkek olmaması ve Carey Mulligan’la Zoe Kazan’ın mükemmel uyumu. Uzun zamandır (Türkiye’de de) kadın +’ların sektörde önünün kesilmesine karşı büyük bir dayanışma ve politika sürdürülüyor ve böylesine bir Hollywood filminde bunun uygulanmış olmasının emsal teşkil edeceğini düşünüyorum. Bir de zaten yıllardır arkadaş olan Carey Mulligan’la Zoe Kazan’ı da beraber çok daha fazla işte görmek gibi bir bencil isteğim var; bakınız: crush.

]]>
Yusuf Bahar
Beau Is Afraid 6h1n3j 2023 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/beau-is-afraid/ letterboxd-review-452913312 Thu, 5 Oct 2023 04:40:55 +1300 2023-10-02 No Beau Is Afraid 2023 3.0 798286 <![CDATA[

Ufff…. Nereden başlasam… Ya da başlasam mı?

Öncelikle belki de şunu paylaşmak doğru olur; filmi izledikten sonra (hatta hemen sonra) YouTube’da iki tane Beau is Afraid videosu izledim -izlemek zorunda hissettim. Açık konuşmak gerekirse; çok da bir şey değişmedi.

Ari Aster, bir çoğumuz gibi beni de en heyecanlandıran yeni kuşak yönetmenlerden. İlk iki filmi için nasıl yanıp tutuştuğumu hala hatırlıyorum. Öyle ki; Hereditary daha Türkiye’de gösterilmemişti ve dünyada da çok festivalde yer almıştı. Ben de o sıralar bir film festivalinin programını yapıyordum. Sabırsızlanıp Hereditary’nin dağıtımcısına “Festivalde değerlendirilmek üzere Screener kopyasını rica ediyorum.” diye mail atıp, bir de üstüne ikna edip, filmi laptop ekranından izlemiştim. Hem de birkaç kez. Aradan geçen yıllarda, birkaç kez daha izlediğimi de göz önünde bulundurursak nasıl bir Hereditary hayranı olduğumu, Ari Aster’in peşinden nasıl koştuğumu daha iyi anlatmış olurum.

Beau is Afraid ise, film gösterilmeye başladıktan çok sonra haberim olmasıyla bende garip hisler yaşatmaya başlamıştı. Yine de Ari Aster’dir deyip peşinden koştum durdum fakat kimsenin bu filmi konuşmuyor olması hala beni şüpheye düşürüyordu. Üstüne üstlük bütçesi ilk iki filminin toplam bütçesinin iki katı olan dev bir prodüksiyon olması, Joaquin Phoenix gibi “Joker” filminden sonra çok çok çok daha geniş bir kitlenin radarında olan bir “celebrity”nin başrolde olması, Ari Aster’in gençlik dönemlerinde çektiği “Beau” adlı kısa filmin uyarlaması olması (Ari Aster hayranları için yönetmenin hayallerenin projesi olması özelliğiyle ayrı bir heyecan uyandırması açısından…) gibi faktörleri de düşününce filmin bu kadar az ilgi görmesi bana çok ama çok garip geliyordu…. Sonra filmi izledim…. Yani…. Ne desem bilmiyorum…..

İnanılmaz bir prodüksiyon, her yerde bir milyor bin tane Easter Egg, görsel şölenin de şöleni, ders niteliğinde oyunculuklar, deli dahilik seviyesinde incelikle yazılmış bir senaryo….. fakat….. olmamış… olamamış… Ari Aster bir şey anlatmak istemiş ama bence bize anlatmak istememiş. Sanki birisi Ari Aster’in yıllardır gittiği terapistinden onunla ilgili yazdığı notları kopyalamış ve ChatGPT’ye hadi bunlarla bir senaryo yaz demiş. GERÇEKTEN HER ŞEYİ ANLATMAYA ÇALIŞMIŞ!

H E R Ş E Y İ !!!!!!

O kadar karman çorman bir halde ki insanın dikkati çok kolay dağılıyor.
Ve bence en üzücü kısmı, filmin daha ilk 20 dakikasında ne anlatmak istediğini, nereye varmak istediğini, nelerin neleri sembolize ettiğini, hepsini çözüyorsunuz ve geriye 3 saatlik bir…. bir şey kalıyor….

Ari Aster de bu olmamışlığın farkında olmalı ki filminden hep “cringe” bir alayla ve şakalarla bahsediyor.

Biraz üzüldüm açıkçası.

Umarım bu bir çöküşün işaretçisi değildir.


PS: Ya Hereditary ne iyi filmdi yaaa….

]]>
Yusuf Bahar
The Beasts 37z1n 2022 - ★★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/the-beasts-2022/ letterboxd-review-449042472 Tue, 26 Sep 2023 19:28:43 +1300 2023-09-26 No The Beasts 2022 4.5 848685 <![CDATA[

Cannes’da geçen yıl gösterilen filmleri incelerken dikkatimi çekmişti ve aklıma “Un prophète” (2009, Jacques Audiard), “Incendies” (2010, Denis Villeneuve), “Notre jour viendra” (2010, Romain Gavras), “Les Misérables” (2019, Ladj Ly) “Made in ” (2015, Nicolas Boukhrief) ve “23-F: la película” (2011, Chema de la Peña) gibi Frankofon ve İspanyolca, şahsen yeni toplumsal gerçekçi ya da “öfkeli” yeni dalga gibi nitelendirebileceğim filmler geldi. Heyecanlandım, sabırsızlanmaya başladım. Özellikle “Un prophète” ve “Incendies” sinema algımın yeni yeni şekillenmeye başladığı bir dönemde ayaklarımı yerden kesen, “Evet, böyle filmler.” diyerek neleri sevdiğim konusunda beni yönlendiren filmlerdendi. “As Bestas”tan beklentim de keza aynı şekilde oluştu. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; beklentilerim layıkıyla karşılandı.

Daha henüz filme başlamadan önce başrol oyuncularından Denis Ménochet’i görmek de ayrı bir merak uyandırmıştı. Kendisini Inglorious Basterds’ın (2009, Quesntin Tarantino) açılış sahnesinde tanıdım. Sahneyi izlerken kendisinin oyunculuğuna hayran kalıp; “10 dakikada dağ gibi adamdan, yenik ve ezilmiş bir zavallıya nasıl da dönüştü?” diye düşünmüştüm. Daha sonra -çok tesadüfen; yine kendisinin başrolde oynadığı “Jusqu'à la garde” (2017, Xavier Legrand) filminde izlediğimde ise radarıma almaktan çıkıp hayranı olmaya taşındığı bir süreç başladı. Her ne kadar As Bestas’ta tüm oyuncular büyüleyici performanslar sergilese de Denis Ménochet’i gözümü kırpmadan izledim. Kendisini bir hayvan, bir entellektüel, sevecen bir baba, ilkel bir savaşçı, işinde gücünde bir emekçi, tepeden bakan bir elit ve korkmuş bir çocuk olarak aynı filmde izlemek başlı başına bir oyunculuk şöleniydi. O kadar ki filmin en vurucu ve gergin sahnelerinde dahi kendimi Ménochet’in nefes alış verişindeki değişimleri, omuzlarını konumlandırışına göre hangi karakteri canlandırmasını, göz bebekleri ile diğer oyunculara alan yaratmasını ve sesinin tonuyla küçük sahnelerin küçük ivmelerini ve gidişatlarını belirlemesini hayran hayran izlerken bulup durdum. Bundan sonra Denis Ménochet’in oynadığı daha çok film izlemek istiyorum. Bilmiyorum, belki de içimdeki hayvan ve ürkek çocuk ayrı bir yakınlık kuruyordur; daha insan geliyordur.

Film boyunca sürekli “Acaba yönetmen filme hazırlık yaparken Metin Erksan’ın Susuz Yaz’ını izlemiş midir?” diye geçirdim. Aslında çok benzer filmler değiller -en azından dil olarak; ancak aynı kırsallık ve insan vahşetini betimliyor. Belki de ikisi arasındaki en büyük fark As Bestas’taki “şehirli” figürüdür. Hepimiz için iletişim kurması ve özdeşleşmesi çok daha kolay bir figür. Merak ediyorum da; acaba filmin “kötü” karakterleri Xan ve Lorenzo ile özdeşleşebilen var mıdır? Belki As Bestas’ı alıp taşrada, Anadolu’da göstersek seyircilerin çoğu ana karakterlerimiz Antoine ve Olga’ya antipati duyacak ve o korkunç, tehlikeli, yabani, ön görülemez ve cahil köylülerle daha kolay bağ kurabilecek. Hatta daha da ileri giderek, filmin geçtiği zamanı 100 yıl geriye taşısak, acaba izleyiciler için Şehirlileri savunabilecek hiçbir şey kalacak mı? Bütün iyi niyetleri, güzellikleri, sevimlilikleri ve karizmalarıyla; acaba filmin kötüleri bu şehirliler mi olacak? Hiç düşünmeden söyleyebilirim ki film boyunca Xan ve Lorenzo benim için son derece itici ve tedirgin edici karakterlerdi ama üzerine biraz düşündüğümde ne kadar ayrıcalıklı, ne kadar beyaz, ne kadar şehirli bir yerden baktığımı daha iyi anladım. Sonra aklıma Antoine’ın köpeği Titan’ın sürekli koşa koşa Lorenzo’ya gitmesi geldi. Rodrigo Sorogoyen bunu bilerek mi yaptı bilmiyorum ama benim için taraf belirleyici (filmden sonra) bir şeye dönüştü ve bütün film “vahşi doğayı işgal edip, hayvan taklidi yapan kırılgan bir aydının kendini kurtlara, çakallara, sırtlanlara yem etmesi” hikayesine dönüştü. Bu algı oluştuktan sonra da filmde aslında ne kadar sıklıkla köylüleri aşağıladıklarını, küçük gördüklerini hatırlamaya başladım. Hatta polis memurunun “Lorenzo üzerinde entellektüel baskı kuramazsınız!” cümlesinin ne kadar belirleyici ve aslında taraf oluştucu olduğunu düşünmeye başladım.

Tabii ki, elbette, kaçınılmaz olarak ve karşı konulamaz bir şekilde her şeyi Türkiye ile kıyaslamaktan kendimi çok da bilinçli bir şekilde alı koymadım. Neye yaradı, bilmiyorum. Bir şey elde edilmez bir sıkkınlık oldu sadece. Yani, düşündüm de tıpkı filmi izlerken şehirlilere olan büyük aşkımın ve yakınlığımın film bittikten sonra bambaşka bir algıya dönüşmesi gibi, belki bir gün ben de Türkiye’den kurtulursam, Türkiye beni yiyip bitirirse, Türkiye’nin kurtları, çakalları, sırtlanları beni lime lime ederse ve ben kenara çekilip, çemberin dışında var olup, Macbook Pro’mda bununla ilgili bir şey yazmaya kalkarsam; belki ben de “Sonuçta onların ülkesi, onların kuralları, onlara ait bir vahşilik.” diyebilecek rahatlığı bulurum.

]]>
Yusuf Bahar
Lamb 1gb2e 2021 - ★★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/lamb-2021/ letterboxd-review-448881983 Tue, 26 Sep 2023 11:06:20 +1300 2023-09-26 No Lamb 2021 4.5 788929 <![CDATA[

Küçükken ablamlar bize içinde 4-5 farklı kitabın olduğu; hayvanlar, coğrafya gibi farklı konuların yanı sıra bir de aralarında bol resimli bir dünyadan masallar derlemesi olan kitap seti hediye etmişlerdi. Bu kitap bana gerçekten de çok uzun yıllar boyunca eşil etti. Bir süre kitapta okuduklarımı insanlara anlatarak aramızdaki bağı sürdürdüğümü düşünürsek, beraber uzun bir yolculuk yaptığımızı söyleyebilirim. Kitapta hem kallavi masallar hem de çocuk hikayesi düzeyinde küçük parçalar vardı. Hepsiyle küçük bağlar kurabiliyordum, aklımda kalanları oluyordu, hayal gücümde karşılık bulanlar oluyordu ancak çok iyi hatırlıyorum ki İskandinav masalları daha o zamanlarda bile kafamı karıştıyordu. Karakterleri değişikti, asla katarsis ya da olay örgüsü gibi kaygıları yoktu, bir yandan karakterler tanrıları mıncıklayacak kadar yücelişiyordu bir yandan da tüm düşmanlarını kılıçtan geçirdikten sonra eve dönüp çamaşır yıkayacak kadar mütevazileşiyordu. Hele ki bizim Anadolu, Orta Doğu ve Balkan masallarının yanında olağandışı ve son derece yabancı geliyorlardı. Aradan yıllar geçti. Bir dönem İskandinavya’yı dolaşma şansım da oldu. Bir sürü başka şey okuyup, bir sürü film izleyip, bir sürü insan tandıktan sonra İskandinav masalları bağ kurması, yakın hissetmesi, gerçekle özdeşleştirmesi, basit duygulara hitap etmesi, dev hayallere mahal tanıması en uygun masallara dönüştü benim için. Dolayısıyla; İskandinav sineması da öyle…

“Lamb”ı izledikten sonra koşa koşa başka insanların yorumlarını, değerlendirmelerini ve paylaşımlarını okumaya verdim kendimi. Herkes -ama herkes, filmin parçalarından anlam çıkarmak, gizli semboller bulmak, mitolojiyle veya teolojiyle eşleştirmek ve hatta filmde olmayan şeylerin var olduğuna inanmak için kendini paralayıp durmuş. Kimisi “İzlanda Saga’sı uyarlaması…” diyor, kimisi “İncil göndermesi…” diyor, kimi “Yunan mitolojisi…” diye tutturuyor, kimi de “Onlar aslında şu demek, bu da bu anlama geliyor, bu da bunu sembolize ediyor…” diye yanıp tutuşuyor.

Bence, hayır.

Çünkü ben küçükken İskandinav masalları okudum. Benim için hikayede ne görüyorsam o, ne yaşanıyorsa o.

Kurgusal gerçekliğin ikna etmesi ya da inandırıcı gelmesi gibi bir şeyden bahsetmiyorum. (Bir yandan da spoiler vermemeye çalışıyorum.) Ama… tüm hikaye, yaşanan her şey -ne kadar olağan dışı olursa olsun, bence hala bir günlük hayat (aşk, endişe, korku, şefkat, beklenti gibi hikayelerle çevrili bir şeyler demek istedim…) hikayesi.

Bir İzlanda atasözü der ki; sevin, sevilin, yarın başka bir yaratık tutup götürebilir.

]]>
Yusuf Bahar
The Eight Mountains 6n5k50 2022 - ★★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/the-eight-mountains/ letterboxd-review-443761445 Thu, 14 Sep 2023 06:11:09 +1200 2023-09-11 No The Eight Mountains 2022 4.5 803700 <![CDATA[

Sanırım Belçikalı yönetmen Felix van Groeningen'in izlediğim üçüncü ya da dördüncü filmi. Kendisinin her zaman sürükleyici hikaye anlatıcılığına üstün duygusal yüklemeler yapma meziyetinden etkilenmişimdir. Hiçbir "izletme kaygısı" olmadan, son derece kişisel ve etkileyici işleri olduğunu düşünüyorum. İzletme kaygısı; populist yaklaşımlarla hikayesine mümkün olduğunca çok insan çekmek -benim için en azından öyle. Onun yerine Groeningen fevkalade görseller ile usta oyunculukları birleştirmeyi tercih ediyor. Aslında çok sıradan ve günlük hikayeleri tercih ediyor; çoğunlukla da epey uzun zamanlara yayılan hikayeleri kullanıyor. Belki de bu sebepten ister İtalya'nın dağında bir köylünün yaşam kargaşasını anlatsın, isterse Belçika'dan uyuşturucu hikayesi anlatsın, her zaman sanki bizim buralardan, bir arkadaştan, bir yerel gazete küpüründen okurmuşçasına tanıdık geliyor filmleri.

Ölümü seviyor, ölümle oynuyor, yer yer yüceleştiriyor, yer yer de biyolojik bir olaydan öteye taşınmaması gerekircesine yalınlaştırıyor, törenselleştirip anlam yüklüyor, doğasallaştırıp tüm anlamından yoksun bırakıyor.

The Eight Mountains kalbimde sessiz sakin bir köşe edindi kendine. Büyük ihtimalle çok kez bazı kareler gözümün önüne gelecek ve ben hangi film olduğunu hatırlamadan aynı sıcaklığı ve yakınlığı hissedeceğim. Belki gelecekte alacağım bazı kararlarda çok minik bir yüzdeyle bile olsa etki edecek, belki arada sırada üzerime çayır çimen gibi bir melankoli serecek; ama bunları onun yaptığını hiç farketmeyeceğim. Çünkü The Eight Mountains bana bir arkadaşımın anlattığı bir hikaye olarak yüreğimde arşivde saklanacak ve ben onu çok sık ziyaret etmeden hayatından çıkmamayı başaracağım.

]]>
Yusuf Bahar
Reprise 4d3k35 2006 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/reprise/ letterboxd-review-439283307 Sun, 3 Sep 2023 17:33:16 +1200 2023-09-03 No Reprise 2006 5.0 12197 <![CDATA[

Neden yıllarca bu filmi izlemek istemediğimi bir kez daha, zorla ve zorbalıkla kendime kanıtlamış oldum. Normalde hiç alışkanlığım olmamasına rağmen üç kere ara vermek zorunda hissettim kendimi. Yanlış anlaşılmasını istemem; "Reprise" izlemesi zor olsun diye yapılmış, insanı can evinden vurmayı hedeflemiş bir asla değil. Erik ve Philip'in -ayrıca zaman zaman diğer karakterlerin, birçok alışkanlığını, tecrübesini ve tepkilerini, rahatsızlık verecek seviyede kendimle özdeşleştiriyorum. 10'dan geriye sayma, öyle yapsa ne olurdu senaryoları, fevrilik, bir kelimeden koca anlamlar çıkarma, arkadaşlarının senin hayatını kurtarma gibi bir görevi varmış gibi düşünme, sorumsuzlukta huzur bulma, yıkmak, daha çok yıkmak, en iyisinin sen olacağına inanmak...

"Reprise" tam anlamıyla bir "fragile masculinity" güzellemesi. Bahaneler uyduran, meşrulaştıran ve genel olarak "işinize gelirse..." baskısı yaratan. Bu yanıyla sevilmeyebileceğini tahmin edebiliyorum. Keza tam olarak aynı özelliğiyle, neredeyse belgesel niteliği de taşıyor. Yer yer mizojini tavan yapıyor, büyük bir kısmında kadın karakterler "ayak bağı, bihaber, duygusuz, geçersiz" olarak anlatılıyor. Kadın karakterler ancak erkek karakterlerin onlara biçtiği değer ve anlam ile varlık kazanıyorlar. Joachim Trier'in burada bir taraf beyan etmektense, "işte bu herifler gerçekten böyle..." gibi bir eleştirel yaklaşımla filmi tasarladığına inanmak istiyorum, ya da cis-hetero bir erkek olarak hissettiğim suçluluğun üzerini örtmek için gerekçeler uydurmaya çalışıyorum.

Son olarak eklemek istediğim bir şey var. Filmdeki karakterlerden daha yaşlıyım ve hayatın bazı soruları yanıtladığı bazılarını ise sormayı bıraktığı bir dönemdeyim. Tüm film boyunca bir yandan geçmişteki kendime gidip bazı duyguları, bazı sorunları, bazı ihtiyaçları, belki de hayalleri daha güçlü ve hakkını vererek yaşasaymışım diye düşünürken, bir yandan da filmdeki karakterlere "sıçtınız, ve aslında hep sıçmıştınız. Bunu değiştirebilecek hiçbir şey yok." diyerek ne kararlar alırlarsa alsınlar, başlarına ne gelirse gelsin, hayat onları nereye götürürse götürsün içlerinde bulundukları sarmaldan asla çıkamayacakları konusunda uyarmak isterdim diye düşünüyorum. Halbuki, Trier onları zaten Sten Egil Dahl ile uyarıyor ama ben de bunu yazmasam olmazdı.

Neyse, ben şimdi bulaşık yıkayıp hayatımdan çıkan insanları, almadığım kararları ve atmadığım adımları düşüneceğim.

]]>
Yusuf Bahar
Air 6e3f6m 2023 - ★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/air-2023/ letterboxd-review-419940086 Wed, 26 Jul 2023 01:49:48 +1200 2023-07-25 No Air 2023 2.0 964980 <![CDATA[

Yanii..... Tabii ki o kadar para harcanmış, o kadar ünlü toplanmış, o kadar bilmem ne falan.... İzlenmiyor değil. Ama sanırım bu film için aklımdaki kelime "demode". Filmde 2 güzel öğe var; arşiv görüntülerinden yapılan kolajlar ve tabii ki Viola Davis. (Keza onun da en önemsiz rollerinden biri)

]]>
Yusuf Bahar
Deadstream 3g4n8 2022 - ★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/deadstream/ letterboxd-review-419939156 Wed, 26 Jul 2023 01:46:53 +1200 2023-07-25 No Deadstream 2022 4.0 886083 <![CDATA[

Çok sevgili sinema gurusu Linda Wittgenstein'ın önerisi üzerine hemen ertesi gün izledim şu anda aynı şekilde eğleneceğim başka filmler keşfetmek için sabırsızlanıyorum. Evet, korkunç denebilecek yerleri var benim için çok daha ziyade iyi bir komedi/macera filmiydi. Bütün öcü böcü'ye bayıldım. Filmin her yerinde özenle yerleştirilmiş extra eğlence katan detaylar var. Dikkatli izlemek keyfi daha da artırabilir. Ayrıca yaşasın korku sineması!

]]>
Yusuf Bahar
Children of Men 8b28 2006 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/children-of-men/1/ letterboxd-watch-415646707 Tue, 18 Jul 2023 18:34:15 +1200 2023-07-18 Yes Children of Men 2006 5.0 9693 <![CDATA[

Watched on Tuesday July 18, 2023.

]]>
Yusuf Bahar
Kindergarten Cop 2v4c5g 1990 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/kindergarten-cop/ letterboxd-watch-415302783 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2022-08-20 No Kindergarten Cop 1990 3.0 951 <![CDATA[

Watched on Saturday August 20, 2022.

]]>
Yusuf Bahar
Jacob's Ladder 4r24r 1990 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/jacobs-ladder/ letterboxd-watch-415302782 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2012-08-19 No Jacob's Ladder 1990 5.0 2291 <![CDATA[

Watched on Sunday August 19, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
It 4m26c 1990 - ★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/it-1990/ letterboxd-watch-415302781 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2018-02-18 No It 1990 3.5 19614 <![CDATA[

Watched on Sunday February 18, 2018.

]]>
Yusuf Bahar
The Hunt for Red October 3b482t 1990 - ★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/the-hunt-for-red-october/ letterboxd-watch-415302779 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2020-03-19 No The Hunt for Red October 1990 3.5 1669 <![CDATA[

Watched on Thursday March 19, 2020.

]]>
Yusuf Bahar
Home Alone 1g6p2x 1990 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/home-alone/ letterboxd-watch-415302778 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2015-12-28 No Home Alone 1990 3.0 771 <![CDATA[

Watched on Monday December 28, 2015.

]]>
Yusuf Bahar
Hidden Agenda q6hf 1990 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/hidden-agenda/ letterboxd-watch-415302777 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2019-08-01 No Hidden Agenda 1990 5.0 47869 <![CDATA[

Watched on Thursday August 1, 2019.

]]>
Yusuf Bahar
Henry 5l6f4e Portrait of a Serial Killer, 1986 - ★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/henry-portrait-of-a-serial-killer/ letterboxd-watch-415302776 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2014-12-05 No Henry: Portrait of a Serial Killer 1986 4.0 10692 <![CDATA[

Watched on Friday December 5, 2014.

]]>
Yusuf Bahar
Gremlins 2 p4l23 The New Batch, 1990 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/gremlins-2-the-new-batch/ letterboxd-watch-415302775 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2023-01-10 No Gremlins 2: The New Batch 1990 3.0 928 <![CDATA[

Watched on Tuesday January 10, 2023.

]]>
Yusuf Bahar
GoodFellas 681h40 1990 - ★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/goodfellas/ letterboxd-watch-415302774 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2012-04-09 No GoodFellas 1990 4.0 769 <![CDATA[

Watched on Monday April 9, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
The Godfather Part III 4n1o6o 1990 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/the-godfather-part-iii/ letterboxd-watch-415302773 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2012-04-22 No The Godfather Part III 1990 3.0 242 <![CDATA[

Watched on Sunday April 22, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
Ghost 3d52r 1990 - ★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/ghost/ letterboxd-watch-415302772 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2020-03-15 No Ghost 1990 4.0 251 <![CDATA[

Watched on Sunday March 15, 2020.

]]>
Yusuf Bahar
Die Hard 2 5gr5v 1990 - ★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/die-hard-2/ letterboxd-watch-415302771 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2013-07-01 No Die Hard 2 1990 2.0 1573 <![CDATA[

Watched on Monday July 1, 2013.

]]>
Yusuf Bahar
The Wolf of Wall Street 3a4y4y 2013 - ★★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/the-wolf-of-wall-street/ letterboxd-watch-415302770 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2014-11-03 No The Wolf of Wall Street 2013 4.5 106646 <![CDATA[

Watched on Monday November 3, 2014.

]]>
Yusuf Bahar
Hanna 481b5y 2011 - ★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/hanna/ letterboxd-watch-415302769 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2012-04-08 No Hanna 2011 3.5 50456 <![CDATA[

Watched on Sunday April 8, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
Army of the Dead 255v6r 2021 - ★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/army-of-the-dead-2021/ letterboxd-watch-415302768 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2021-05-25 No Army of the Dead 2021 1.0 503736 <![CDATA[

Watched on Tuesday May 25, 2021.

]]>
Yusuf Bahar
Dances with Wolves 4h736y 1990 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/dances-with-wolves/ letterboxd-watch-415302767 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2016-06-03 No Dances with Wolves 1990 5.0 581 <![CDATA[

Watched on Friday June 3, 2016.

]]>
Yusuf Bahar
Cyrano de Bergerac 524417 1990 - ★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/cyrano-de-bergerac-1990/ letterboxd-watch-415302766 Tue, 18 Jul 2023 03:13:38 +1200 2014-12-05 No Cyrano de Bergerac 1990 3.5 11673 <![CDATA[

Watched on Friday December 5, 2014.

]]>
Yusuf Bahar
Cry 3q5r3b Baby, 1990 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/cry-baby/ letterboxd-watch-415302761 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2013-01-03 No Cry-Baby 1990 3.0 9768 <![CDATA[

Watched on Thursday January 3, 2013.

]]>
Yusuf Bahar
Chattahoochee 3h4318 1989 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/chattahoochee/ letterboxd-watch-415302759 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2012-07-21 No Chattahoochee 1989 5.0 86763 <![CDATA[

Watched on Saturday July 21, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
Bride of Re 324i45 Animator, 1990 - ★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/bride-of-re-animator/ letterboxd-watch-415302758 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2018-12-16 No Bride of Re-Animator 1990 3.5 18111 <![CDATA[

Watched on Sunday December 16, 2018.

]]>
Yusuf Bahar
Back to the Future Part III 2l674x 1990 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/back-to-the-future-part-iii/ letterboxd-watch-415302757 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2013-07-01 No Back to the Future Part III 1990 5.0 196 <![CDATA[

Watched on Monday July 1, 2013.

]]>
Yusuf Bahar
Sugar 2o46 2008 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/sugar-2008/ letterboxd-watch-415302756 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2014-12-29 No Sugar 2008 5.0 17003 <![CDATA[

Watched on Monday December 29, 2014.

]]>
Yusuf Bahar
Sherlock Holmes 6x4t6z 2009 - ★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/sherlock-holmes-2009/ letterboxd-watch-415302755 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2016-02-15 No Sherlock Holmes 2009 4.0 10528 <![CDATA[

Watched on Monday February 15, 2016.

]]>
Yusuf Bahar
We're No Angels 2a92g 1989 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/were-no-angels-1989/ letterboxd-watch-415302754 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2016-08-25 No We're No Angels 1989 3.0 5971 <![CDATA[

Watched on Thursday August 25, 2016.

]]>
Yusuf Bahar
Hunger 5y4t10 2008 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/hunger/ letterboxd-watch-415302753 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2012-04-15 No Hunger 2008 5.0 10360 <![CDATA[

Watched on Sunday April 15, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
Don't Let Them Shoot the Kite 3q4j2e 1989 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/dont-let-them-shoot-the-kite/ letterboxd-watch-415302752 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2012-04-30 No Don't Let Them Shoot the Kite 1989 5.0 49769 <![CDATA[

Watched on Monday April 30, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
Valkyrie 1q6c1j 2008 - ★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/valkyrie/ letterboxd-watch-415302751 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2020-04-09 No Valkyrie 2008 3.5 2253 <![CDATA[

Watched on Thursday April 9, 2020.

]]>
Yusuf Bahar
Machete 4e5y5d 2010 - ★★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/machete/ letterboxd-watch-415302750 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2012-04-22 No Machete 2010 4.5 23631 <![CDATA[

Watched on Sunday April 22, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
Darkness 4s42p Light, Darkness, 1989 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/darkness-light-darkness/ letterboxd-watch-415302749 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2014-07-15 No Darkness, Light, Darkness 1989 5.0 56619 <![CDATA[

Watched on Tuesday July 15, 2014.

]]>
Yusuf Bahar
Hope Island 112hy 2006 - ★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/hope-island/ letterboxd-watch-415302748 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2018-02-13 No Hope Island 2006 2.0 710145 <![CDATA[

Watched on Tuesday February 13, 2018.

]]>
Yusuf Bahar
Fantasy Island b4s6n 2020 - ★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/fantasy-island/ letterboxd-watch-415302747 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2022-12-19 No Fantasy Island 2020 1.0 539537 <![CDATA[

Watched on Monday December 19, 2022.

]]>
Yusuf Bahar
Lavatory Lovestory 5o96s 2006 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/lavatory-lovestory/ letterboxd-watch-415302746 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2012-11-30 No Lavatory Lovestory 2006 5.0 149117 <![CDATA[

Watched on Friday November 30, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
See No Evil 47i1p Hear No Evil, 1989 - ★★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/see-no-evil-hear-no-evil/ letterboxd-watch-415302745 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2022-02-01 No See No Evil, Hear No Evil 1989 3.5 11185 <![CDATA[

Watched on Tuesday February 1, 2022.

]]>
Yusuf Bahar
The Messenger 5e1q33 2008 - ★★½ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/the-messenger-2008/ letterboxd-watch-415302744 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2018-02-13 No The Messenger 2008 2.5 52147 <![CDATA[

Watched on Tuesday February 13, 2018.

]]>
Yusuf Bahar
Pet Sematary i1t5x 1989 - ★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/pet-sematary/ letterboxd-watch-415302743 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2014-11-03 No Pet Sematary 1989 3.0 8913 <![CDATA[

Watched on Monday November 3, 2014.

]]>
Yusuf Bahar
My Left Foot 6i136g The Story of Christy Brown, 1989 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/my-left-foot-the-story-of-christy-brown/ letterboxd-watch-415302742 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2012-07-02 No My Left Foot: The Story of Christy Brown 1989 5.0 10161 <![CDATA[

Watched on Monday July 2, 2012.

]]>
Yusuf Bahar
Mary and Max 2s2h5u 2009 - ★★★★★ https://letterboxd.sitesdebloques.org/yusufbahar/film/mary-and-max/ letterboxd-watch-415302741 Tue, 18 Jul 2023 03:13:36 +1200 2013-07-01 No Mary and Max 2009 5.0 24238 <![CDATA[

Watched on Monday July 1, 2013.

]]>
Yusuf Bahar