keske biz seninle ayni evde olsaydik o zaman ben sana sabahlara kadar kayit yapardim iste sen de bana kitap okurdun oyle bilinclenirdik ne guzel
Gulendam biz bunlari dusunmemeliyiz gun o gun degil bu ates barutun icinde hem devrimciler yalniz olumle nisanlidir
oglum biz calgiciyiz calgicidan komunist olur mu lan devrimci olur mu
Duvardan atlarken liflerini koparan ve ayaga kalkmaya calisan bir atti, cayir sandigi sey kasvetli bir agildi. duraganliga dayanamiyordu, yaratilisi buna uymuyordu. Onun var olmayan bir seyi istedigi hissine kapiliyordum, dunya onun icin cok kucuktu. Yari saydam duyargalari ve mor plastik kalbi olan bir cicege benziyordu
kalbimin derinlerine isledim seni
Mahallemizde fazla aşk, fazla kediyi, fazla kedi fazla felaketi kovalardı.
Havaya ateş eden tabancalardı isli binalar.
Herkes şiir kişisiydi, Zeyna şiir kedisi
Gözleri fotoğraflarda kırmızı çıkan bir albino
Herkesin badiresi vardı, herkesin felaketi
Alışverişlerde bir badireye iki felaket trampa.
Bir deliydi mahallemiz ilaçlarını içmeyi unutmuş
Mahallenin sapığı mantosunun önünü açıp
Düşlerinin pul pul dökülen derisini gösterdi Leman’a
Minör hayatların majör depresyonu,
Eklem yerlerinde iyileşmezdi egzama.
Ay sedefe yakalanmış yüzüyle
Saklanırdı bulutların arasında
Aniden açılan bir bavuldan
Sokağın ortasına, tekerlenerek çıkardı…
yil 2025, kadinin adi hâlâ yok
(kadinin toplumdaki konumunu kucuklugunden beri anlamlandiramayan ve boylesine sorgulayan bir kadin nasil oluyor da bir baska kadinin aldatilmasina ortaklik ediyor sorgulamaktayim
fakat ihanet eden hem kadin hem de adamken sadece kadinin yaftalanmasini her seyden cok sorguluyorum.
Hem dostluk hem aşk hem bağımsızlık hem saygı, özgürlük…Hepsi bir arada olmuyor değil mi?
Bir gün olacak. Olması gerek.