Don’t forget to select your favorite films!
Bu filme Z kuşağı filmi diyerek meselesini küçültmek isteyenler olacaktır mutlaka ancak bence tam da bir Z kuşağı filmi olmasından yararlanarak bir büyük konuyu usulca kapsıyor: rıza. Çoğu kadının birçok zaman başına ne geldiğini bile anlamlandıramadığı, sessiz kaldığı, öylece uyumlandığı sekste onay meselesini çok ince ve sakince anlatıyor yönetmen.
Aki Kaurismaki’nin Proletarya üçlemesine dördüncü bir film mi desem? Ama değil. Yolları tesadüfen kesişen iki insanın kavuşamama/kavuşma hikayesi. Bildiğimiz aşk filmleri gibi. Ama değil. Her zamanki gibi Arkada çok sıkı bir kapitalizm ve modernizm eleştirisi ve Finlandiya’daki işçi sınıfına yönetmenin eşsiz göz atışı. Ve tabii bildiğimiz renkler, müzik kullanımı ve sadelik. Ah o sadelik. Aki Kaurismaki iyi ki var.
İnşallah Erkek Olur kocası öldükten sonra Ürdün’deki bir kadının miras hakkından pay alma mücadelesi etrafında dönen bir kadın hikayesi. Erkeklerin dünyasında kızı ile tek başına var olabilmeye çalışan Nawal’ın hikayesini çok duru bir dille anlatmış yönetmen. Kürtaj ve miras hakkı bizde düzenlenmiş olsa da yalnız bir kadının yaşadıkları çok tanıdık. Ürdün’den Cannes’a giden ilk film olma özelliğini taşıyor aynı zamanda bu film.
Bir dava aracılığıyla bir evliliği 3 saate yaklaşan süresi boyunca yargıladığımız bir film Bir Düşüşün Anatomisi. Bu anlamda bu filme Bir Evliliğin Anatomisi demek de yanlış olmazdı belki. Sinemada zaman zaman izlediğimiz bu sorgulamalar bu kez gerçekten “adalet” önünde tartışılıyor. Ölen kocası Sebastien ‘in ardından şüpheli bulunduğu için yargılanan eş ile suçlunun ve suçsuzun önemsizleştiği, evlilikteki güç dengeleri, inişler, çıkışlar ve aşağı düşüşler üzerine çok iyi bir film bu. O yüzden buradaki düşüş metaforu çok yerinde. Çünkü ilişkiler yüksekte başlar,…
