büyüyünce sinefil olucam

ait hissedecek bir yer bulamamak, arada kalmışlık, fazlaca empati kurulabilecek hisler ama karakter o kadar ayrıcalıklı ki samimi duygular hissetmek zor. derdini sk.. demeden bu kadar açıklayabiliyorum.
bu hislerin yaşam koşulları fark etmeksizin hepimizde oluşunu romantize edesim yokmuş bugün.
film çok sakin, duygular daha küçük küçük işlendiği için yine de izlemesi keyifliydi.
veeeee istanbulu ve hepimize hissettirdiklerini her şeye rağmen seviyorum.
bizim toxic ilişki diye
Beklentim hiç yüksek değildi ama baya baya çok sevdim yaa filmi. Hiç kör göze parmak yapmadan derdini anlatan tertemiz bir iş olmuş. Boğaziçi Film Festivali gösteriminde izledim, sonrasında film ekibiyle soru cevap yapıldı. Bu sırada izleyicilerden birkaç kişi yaşadığı, duyduğu yatılı okul anılarını anlattı ve ne kadar gerçekçi olduğundan bahsettiler. Zaten yönetmenin kendisi de yatılı okulu deneyimlemiş, o kültüre hakim birisi. Yine filmin senaristlerinden bir hanımefendi çokk güzel bir noktaya değindi sanırım filmin tamamını özetliyor, Marques'in Kırmızı Pazartesi kitabından örnek…