4v291o
Watched on Friday May 16, 2025.
]]>Son yarım saat olmasa neredeyse berbat bir film olacakmış. Tamam Kubrick yapmış ama o da çok tecrübeli bir döneminde yapmamış anlaşılan yine de aşırı sıkılmadan bitirdim
]]>Watched on Sunday May 4, 2025.
]]>Kız Arkadaşımla sinemada Revenge of the Sith izlemek hayaldi gerçek oldu
Mükemmel bir izleme sırası buldum onu sizinle paylaşmak istiyorum:
- Şimdi diyelim ki seriye ilk kez giren birisiniz hepsini izlemeye niyetiniz var, o zaman internete Star Wars filmleri yazıp filmlerin çıkış tarihlerine göre izleyin bitsin gitsin
- Ama derseniz ki en ideal sıralama nedir? 4-5-2-3-6 arkadaşlar. Seriye ana filmler ile başlayıp Luke'u tanıyıp sonra da eski seriye dönüp Anakin'i tanıyıp, en son 6. Film ile nokta koymak, hem 5. Filmin spoilerı güme gitmiyor hem de bazı sahneler daha anlamlı hale geliyor. Neden episode 1 yok derseniz bence boş ve gereksiz bir film atlansa bile çok da bir şey kaçırmış olmazsınız
Dude'un evini dağıtmak ata sporu olmuş artık, canı sıkılan adamın evini dağıtıyor
]]>Watched on Tuesday April 22, 2025.
]]>Watched on Friday April 18, 2025.
]]>Bölüm 1
İlk bölümün tamamı sıkıntılı bir durumda bürokrasinin işleme süreciyle alakalıydı. Herkesin sorumluluğu üzerinden atma çabası ve kimsenin çocuğu ve o andaki psikolojisini ciddi manada düşünmediği, daha çok kağıt işleri azalsın isteği içerisinde olduğu ve şok edici finale sahip bir bölümdü. Tek çekimin ve az mekan kullanımının çok iyi bir örneği olan bu bölüm aynı zamanda aile ile ilk tanıştığımız bölümdü. Sürükleyici ve akıcı bir bölümdü.
Bölüm 2
Okul öğrenci etkileşimini ağırlıkla yansıtan bu bölüm; eğitimcilerin bu denli çok öğrenciye karşı yetmekte ne kadar güçlük çektiklerini oldukça iyi bir biçimde gösteren bir bölümdü. Eğitimde bireysel olarak ilgilenilmediği müddetçe hiçbir öğrenciye tam olarak dokunamazsınız. Bundan dolayı okuldaki öğretmenler yetersiz kalıyor bir de psikolojik olarak profesyonel destek görevi gören birilerinin olmayışı, öğrenciler arasında zorbalık ve yanlış inanışların yaygınlaşmasını sağlamış.
Bölüm 3
İşte gelmiş geçmiş en iyi dizi bölümlerinden biri, Jamie ve psikolog arasında geçen ağırlıklı tek mekan bu bölüm tam anlamıyla ders niteliğinde olmuş. Jamie'nin incel ve redpill saçmalıklarının getirdiği yanlış inançları ve babasına karşın kendini yetersiz, daha spesifik olursak "daha az erkek" gibi hissediyor olması ön plana çıkan durumlardan bazıları. Psikoloğun konuyu hep babaya getirmesi ve Jamie'nin o anlardaki babasını savunma çabası da ona kendini kabul ettirme çabasından geliyor. Çünkü babasından gördüğü tüm davranışlar. Tamamı doğru olduğuna inanarak büyüyor, hepimiz ebeveynlerimiz her şeyi doğru yapıyor sanarak büyüdük ama yaş aldıkça ne çok hata yaptıklarını gördük değil mi?
Her nesil bir öncekinden kalan travmayı miras alır. Bu travmalar nesilden nesle aktarılan bir bomba gibidir. Hangi şanssız neslin elinde patlayacağı hiç belli olmaz.
Son olarak psikoloğun cevabı durmadan babada araması, kağıt üzerinde ulaşmak istediği nokta doğru olsa da bir türlü çözüm getirmedi. Ne zaman okuldaki zorbalık ve internetteki saçmalıklara girdi o zaman çok önemli yanlış inançlar keşfetti, Jamie'nin kendini çirkin bulması aslında ergenlerin çok hızlı kendilerini kaptırdıkları bir düşünce. Ondan önce tatlı bir çocukken birden hormonların etkisiyle değişen vücut ve artan duygusal hormonların etkisiyle kendilerini böyle hissetmeleri oldukça yaygındır. Jamie tam bu noktada durmadan "sence çirkin miyim?" diye psikoloğa sorması aslında kafasındaki inancı yıkmak istemesinden kaynaklanıyor. Ama ne kadar çok kişi Jamie'ye "hayır çok yakışıklısın" vs. gibi telkinlerde bulunursa bulunsun işe yaramayacaktır. Çünkü zihin susmaz ve "elbette nezaketen öyle diyor ama içten içe çirkin olduğumu düşünüyor" diyecektir.
Peki 13 yaşında bir çocuğun, henüz ergenlik bile etki etmemesine veya az miktarda etki etmesine rağmen kendini bu denli yetersiz bulması nedendir? Net tek bir cevap zor olsa da, Jamie'nin durumunda sanırım zorbalık ve redpill saçmalıkları etkili olduğunu söyleyebiliriz. Kendini daha güçlü hissetmek için psikolog kadının üzerine gitmesi. Öfke krizleri geçirerek kendini "bir yetişkin kadını bile korkutmayı başardım" diyerek kendini daha güçlü hissetmesinin kendisini babasına yaklaştıracağını düşünüyor. Babası için hiçbir zaman yeterli olmaması ve becerikli olduğu alanlar yerine kendisini daha maskülen hissedeceği alanlara yönlendirilmiş olması da, bu noktada önemli detaylar. Aslında en başından beri resim yapmakta yeteneği olan Jamie bu alana yönlendirilse belki de bu olanlar hiç yaşanmayacaktı.
Bölüm 4
Çok detay içeren bir bölüm değil ama babaya dair çok önemli şeyler öğrendiğimiz bir bölüm. Özellikle Jamie'nin artık geri adım atması, suçunu kabul etmesi bölümün en önemli kısmıyken ve en can alıcı kısmı ise anne babanın biz bu çocukta nerede hata yaptık kısmıydı. Diyelim ki çocuğunuzla dışarı çıktınız. Gözünüzü ondan hiç ayırmadınız 5 metre bile uzaklaşmasına izin vermediniz ve onu korudunuz. Tamam güzel. Çocuk evde olduğunda bilgisayar başında internete aktif erişimi olduğunda kilometrelerce öteye çok hızlı gidebiliyor. O zamanlarda neden bu korumacılığı göstermediniz. Çünkü dışarıda insanlar ne der düşüncesi var. Bunun yanında risk sadece dışarıda sanılarak büyütüldünüz ama devir değişti ellerimizdeki cihazlardan her türlü saçma sapan düşüncenin pençesine düşebiliyoruz. Biz bile düşebiliyorsak çocuklar nasıl düşmesin...
Kısa özet olarak bahsetmek istediklerim şunlar; okullardaki psikolojik destek görevlileri sayıca yetersizdir. Bu hem Türkiye'de hem de İngiltere'de görebildiğimiz bir durum. Bunun yanında internet başında çocuklarımız güvende değil bunu da tekrar tekrar hatırlamak ve denetlemek lazım gelir.
]]>Kevin Kline oyunculuğunun zekâtını verse sırf onunla oyuncu kabul edilecek tonla isim var.
]]>İhtiyaç olursa adam öldürsün diye eğittiğiniz askerler bırak birini öldürmeyi bir kurşun dâhi sıkmadan geri geliyor. Bu da onları delirtme noktasına getiriyor. Düşünsenize sizi tek bir an için sabahtan akşama kadar çok ağır bir eğitime tabi tutuyorlar, ama o an bir kez bile gelmiyor.
]]>Watched on Thursday April 10, 2025.
]]>Watched on Monday April 7, 2025.
]]>Cinsiyet rollerinin giderek birbirine karışıp yavaşça silindiği bir çağa giriyoruz. İnsan olmanın her din, ırk, cinsiyet ve cinsel yönelime duyulan korku ve ön yargıdan daha güçlü olmaya başladığı bir dönem, umuyorum ki yakın zamanda bizi bekliyor olacaktır. Dünya kesinlikle birbirimizi küçük kusurlarımız ve günahlarımızla kabul ettiğimiz zaman çok daha iyi bir yer
]]>Watched on Wednesday April 2, 2025.
]]>Watched on Sunday March 30, 2025.
]]>1000. Film
Evet, Borderline diye düşünüyorum
]]>Kedi çok tatlı, 1000. Film için öneri bekliyorum. Teşekkürler
]]>Watched on Friday February 14, 2025.
]]>Watched on Tuesday February 11, 2025.
]]>Bu hayatımda izlediğim en iyi sinematografilerden biri, uzun zamandır görsel olarak bu kadar doyuran bir şey izlememiştim.
Bir süredir bekletiyordum izlemek için biraz da fırsat olmadı, sonunda izledim. Tek kelimeyle muazzam; sesler, görsellik her bir kare özenle çekilmiş. Bu kadar iyi sinematografileri sinemada en usta yönetmenlerden göremiyoruz. Bir tane mini dizi bu konuda inanılması güç bir iş çıkarıyor, şaşılacak şey...
Görsellik tek güçlü yönü değil, diyaloglar ve muazzam gerginlik hep hat safhada, gerçekten iyi bir dedektiflik hikayesi var karşımızda, yani bu yönüyle de tam benlik...
Oyunculuklar da çok çok iyi özellikle Ripley ve Ravini karakterlerinin oyuncaklarını çok beğendim ama diğerleri de gerçekten çok iyi oynamışlar.
Ripley keyifle izlediğim bir dizi oldu yavaş ama çok oturaklı, sağlam temelleri olan başarılı bir iş olmuş
]]>Reşat Nuri Güntekin'in aynı isimli romanından uyarlanan bu film; koca bir imparatorluğun son dönemlerini, memurların salla başını al maaşını mantığını, bürokrasinin bir türlü işleyememesini, laik görüş ve dini görüşün birbiriyle olan bitmek bilmeyen mücadelesini, kısacası temelleri sağlam olan imparatorluğun nasıl da can verdiğini, ince mesajlar ve sembolik anlatımlarla çok iyi veren bir film Değirmen... Zaten bu değirmen döndükçe bir türlü o döngüden çıkılamayacağını en iyi şekilde gösteren bir film aynı zamanda, herkesin kendi götünü kurtarmanın peşinde olduğu, halk ve bürokratlar arasındaki bağın hem dil olarak hem de kafa olarak tamamen koptuğu, şimdilerde benzerini sıklıkla gördüğümüz ve hiçbir şeyin değişmediğini görmenin de can sıkıcı olduğu bir film Değirmen...
O konak için deniyor ya "eski bina ama temeli sağlam" diye tam olarak durum bu Osmanlı temeli sağlam olan bir imparatorluktu, ancak çıkarcı ve menfaatçı insanların artması ve bunun genel geçer bir görüşe dönüşmesi koca imparatorluğun altına konan bir dinamitti
Çok eril bir film o yüzden kadınların Türk ordusundaki değerini bir kez daha hatırlatmak isterim; 2024 yılında Kara, Deniz ve Hava Harp okullarının üçünün de birincisi kadın subay adaylarıydı
]]>Watched on Monday January 13, 2025.
]]>Hep şaşırdığım şey insanların bazı konularda ne kadar hırslı olabildiği, yani hiçbir zaman bu kadar hırslı olmadım hep kabullenmeci bir tavır aldım ve bundan çok memnunum, kendimi daha çok Donaldson gibi hissediyorum eğer uğraşırsam, çok yetenekli ve potansiyelli olmasam bile başarılı olabilirim. En iyi olmaya gerek yok, sadece çok iyi olmak yeterli, hep derler mükemmel çok iyinin düşmanıdır diye, tam olarak bu durum var.
Donaldson daha duygusal ve romantik bir yapıya sahip, bağlılık ve adanmışlık sergilemeyi seviyor ve gerçek bir aile babası. Çok çalışkan ama yetenek olarak diğer ikisinden de geride kalıyor.
Zweig ise çok yetenekli ama yeteneklerini çalışma ile birleştirmiyor. Haylaz, umursamaz, alaycı ve büyümeyen bir bebek gibi davranıyor. Olgun değil ama kadınların da her daim gözlerini alamadığı bir figür, klişe bakarsak beta ve alfa gibi bu iki karakter.
Tashi ise tam bir hırs küpü, gerçek bir manipülasyon uzmanı, istediğini almak için her şeyi yapabilir. İstediği ise tek bir şey var gerçekten iyi bir tenis maçı izlemek.
Manipülasyona maruz kalan kişi manipüle edildiğini fark ettiğinde artık çok geç olabiliyor. Bu bana çok acı bir durum gibi geliyor. Çünkü kişi içten içe manipüle edildiğini bilip yine de hayatına devam edebiliyor sözde pozitif noktalara odaklanıp, zarar verici noktaları görmezden gelebiliyor. En kötüsü de bunu bile isteye yapıyor. Ondan sonra her şeyini verip, süreçte kendini kaybedince de kendisine kızıyor ve yine kendisine küsüyor. Acı olan bu durumu ona karşı taraf yapmış olmasına rağmen buna izin verdiği için karşıdan çok kendini suçluyor. İstismara uğramakla benzer tepkiler gösteriyor ve bu süreç kendisine olan saygısını yitirmesiyle son buluyor.
Watched on Saturday January 4, 2025.
]]>Fena değil, hiç fena değil
]]>Watched on Sunday December 15, 2024.
]]>Watched on Tuesday December 10, 2024.
]]>Anadolu'nun bağrından kopan sade bir kendini bulma öyküsü, bayıldım
]]>Yönetmenin 27 yaşında bu filmi çektiğini öğrendiğimden beri hayatımı ve muhtemel potansiyelimi sorguluyorum. Her şeyiyle neredeyse mükemmel olan bir film, eminim şans eseri ortaya çıkmamıştır. Genç yaşlarında büyük işler başaran insanlara genel olarak bir kıskançlığım var, yalan yok ama genç yaşta zengin olmak falan gibisinden değil. Gerçek başarı bu kadar genç yaşta sinema tarihinin en iyi filmlerinden birini yapabilmiş olabilmekte...
La Haine genç olmanın ve her daim mücadele halinde olmanın en güzel örneklerinden biri, gençlerin polise ya da yaşlılara olan öfkesi onların bir türlü anlaşılamıyor olmalarından geliyor. Yaşlılar onların verdiği mücadeleyi ve daha iyi bir gelecekte yaşama çabalarını anlamlandıramıyorlar. Çünkü onlar sistemin kendisinde bir değişiklik yapmak gibi bir çabada bulunmamış onun yerine sisteme adapte olmuşlar. Hayatta kalmanın bir yolu da budur. Çevreni değiştiremiyorsan ona adapte olursun. Bu çocuklar ise zor olanı seçip çevreyi yani toplumu değiştirmeye çalışıyorlar. Buna cesareti olmayan ve hiçbir zaman da olmamış yaşlılar ise bu çabalarının altında yatan fikri anlama çabasında bile değiller.
Dikkat çekici olduğunu düşündüğüm bir diğer detay da bu gençlerin içlerinde iyi çocuklar oldukları, aslında kötü niyetleri yok mevcut çevreleri ve yaşantıları onları şekillendirmiş. Aslında yaşlılar tarafından doğru yönlendirildikleri takdirde oldukça iyi işler başarabilirler. Örneğin; Vinz'in rüyasında kendisini dans ederken görmesi, gerçekten ilgi duymadığınız bir şey bilinçaltınıza yerleşip rüyalarınıza girmez, bu Vinz'in dans etmeye dair tutkusunu gösteriyor bize, doğru bir yönlendirmeyle çok başarılı olabilirdi buna şüphe yok ya da boks salonu; yerle bir edilmemiş olsaydı, bu salon gençlerin enerjilerini ifade etmleri için çok güzel bir fırsat olurdu. Hükümetin anlaması gereken şeylerden biri bu, doğru bir yönlendirmeyle bu gençler suça yönelmek yerine kolaylıkla sanata ya da spora yönebileceği. Yaşam şartları belli bir noktanın üstüne çıksa ve bir amaçla da taçlandırılsa bu çocuklar kendilerini yıldızların arasında kaybolmuş bir karınca gibi hissetmezlerdi.
]]>Transformers'ı iyi anlamış bir ekipten ve biz Transformers'ı animasyon işlerden takip edenleri çok mutlu eden bir iş olmuş. İlk andaOptimus Prime ve Megatron'un geçmiş hikayelerine dönüşeceğini düşünmedim o şaşırtıcı oldu. Yavaş yavaş adım adım bu iki şarlatan bizim efsanevi karakterlerimize dönüşüyorlar ve bu bence güzel işlenmiş, Megatron hariç o biraz hızlı kötü oluyor. Alt metni çok kuvvetli olmasa da, en azından alt metni ve mesaj kaygısı da var bu bile yeterli en azından bir şey aktarma kaygısı taşımaları güzel bir şey. Tatlı çerezlik bir iş olmuş Transformers One
]]>👠🎵------------>❌
😴😴
🎒🎓------------>🎉
😴😴
🧟♀️🎵👱♀️-------->🧙♀️
😴😴
🎵🎵----------->🥱
😴😴
💥🧹------------>🔚
Watched on Monday November 18, 2024.
]]>Şiddet beraberinde şiddeti, öfke beraberinde öfkeyi getiriyor. Kısır bir döngü içerisinde birbirini tamamlayan suç ve şiddet döngüsünün; çarpık, işe yaramayan bir sistem ve kültürel faktörlerle birleşmesiyle tam bir kaos ortaya çıkıyor. Bu kaostan ise tüm toplum etkileniyor. Birbiri içine geçmiş hayatlar tek bir absürt müdahaleye karşı kenetlenip, agresif bir tutum alabiliyor. Kendi içerisinde kültürel normlar ile yetişen insanlar, o kültürel norma yeni bir faktörün eklenmesinden dolayı şiddete eğilim gösterebiliyor.
Burada sorulması gereken tek bir soru var; insan doğası gereği mi şiddete bu kadar eğilimli yoksa toplum mu şiddet canlısı bireyler yetiştiriyor, açıkçası bilmek zor...
Geçen bir arkadaşımla konuşurken bana hipnoza inanmadığını söylemişti. Sen git büyüye, cinlere inan sonra gel bilimsel olarak kanıtlanmış hipnoza inanma, ne biçim iş bu kardeşim?
]]>Watched on Sunday October 13, 2024.
]]>Bu filme bir sözüm vardı, gerçekten sevdiğim o kişiyle izleyecektim, öyle biri gerçekten artık hayatımda ama sorun şu ki... Filmi sevmedik. Belki de hiçbir film bu kadar süre beklememeli.
]]>Watched on Wednesday October 2, 2024.
]]>Koca bir filmi, bir danışma seansı olarak tasarlamış olmaları gerçekten çok ama çok iyi bir fikir. Bu film bir sosyal hizmet projesi gibi ve ruh sağlığı açısından vazgeçilmez bir iş çıkarıyor.
İlk filmde duyguları bastırmamak hepsine yer açmak gibi çok doğru mesajlara sahipti, bu filmde duygu sayıları ergenlik dolayısıyla arttığı için duyguların daha da fazla yere ihtiyacı var. Özellikle kaygıya, kaygının tüm vücudu ele geçirip kontrol etmesi -bunu mecaz anlamda söylemiyorum- çok ilginç bir yaklaşım olmuş. Kaygı aynı gerçek hayattaki gibi tüm vücudu ele geçirip, bize yapmak istemediğimiz şeyler yaptırıyor. Çünkü kaygı bir savunma mekanizması, görevi de bizi korumak ve biz genellikle en büyük koruyucumuza o kadar kötü davranıyoruz ki, ondan kurtulmak için o kadar çabalıyoruz ki, varlığının pozitif yanlarını asla görmüyoruz. Riley'nin ilk anda daha iyi olması için kaygı, ciddi manada çaba gösteriyor ve onu daha erken saatlerde antrenman yapması, daha hazır olması için teşvik ediyor. Kaygı negatif yönleri olmasının yanı sıra iyi yönleri de olan bir duygu, bu yönüyle de vazgeçilmez bir yapıya sahip, kendisine herkesin daha iyi davranması lazım çünkü o elinden geleni yapıyor.
"Benlik algısı" gibi çok karmaşık bir kavramı da seyirciye çok iyi aktarmışlar. Yani Riley'i oluşturan tüm düşünceler ve inançlar onun inanç sistemini, yani benlik algısını oluşturuyor. O benlik algısında duyguların oluşturduğu her bir inanç, benlik algısının bizzat kendisini oluşuyor. Bunlar "ben iyi biriyim", "başarılıyım", "yetenekliyim" ya da "ben iyi bir arkadaşım" gibi pozitif şeyler olmasının yanı sıra "yeterince iyi değilim" gibi negatif inançlardan da oluşabiliyor. Neşe bu filmde yine geçen filmdeki gibi negatif her şeyi Riley'den uzaklaştırmaya çalışıyor ve inanç sisteminde ciddi değişiklikler yapıyor. Bunun en bariz örneği kötü her anıyı bilinçaltının derinliklerine göndermesi, bu yüzden Riley asla negatif hiçbir inanca sahip olmuyor. Evet belki çocuklar bu şekilde var olabilir. Ancak yetişkinler veya ergenler asla bu şekilde var olamazlar. Bu kadar negatif inancı bastırmak elbette bir noktada patlayacaktı ve öyle de oluyor.
Bu film serisinin insan psikolojisine olan faydası gerçekten inanılmaz çok; duyguları farkında olmak, onlara yer açmak, varlıklarına izin vermek gibi noktalarda inanılmaz iyi iş çıkarıyor. Çocuklar bu kadar alt metin ve sembolizmin ne kadarını anlıyor bilmiyorum ama yetişkinler açısından çok ama çok değerli bir film, düşünsenize çocuğunuzla ya da sevgilinizle öylesine bir filme gidiyorsunuz ve hayatı sorgular bir biçimde, farkındalık düzeyiniz artmış bir biçimde çıkıyorsunuz. Bu gerçekten inanılmaz bir şey, devam filmlerini de çok ama çok merak ediyorum.
]]>Bu ağaç yalnızca bir başlangıç
]]>Watched on Saturday September 14, 2024.
]]>Watched on Thursday September 5, 2024.
]]>Watched on Tuesday September 3, 2024.
]]>Anti-Star Wars Filmi
Bu filmi acaba zamanında biz anlamamış olabilir mıyız? Yani şöyle bu filmin çok cesur olduğunu hatırlıyorum. Star Wars içerisinde dillendirilmeyen şeyleri dillendiren, bir türlü aynı döngü içerisinden çıkamayışına vurgu yapan bir film Last Jedi, bu yönüyle de eleştirmiş ve bir kesim tarafından yerden yere vurulmuş bir film...
Öncelikle sanırım şunu kabul etmek gerekiyor; bu filmdeki herkes gerizekalı, film banko bunu bir kabul etmenizi bekliyor. İsyancılar mal çünkü iki saniyelik iletişim kurmaktan aciz olduklarından ve buldukları ilk fırsatta birbirlerine düşüp İsyan içerisinde isyan çıkarttıkları için mallar. First Order desen zaten kendilerine hayrı olmayan çakma Nazi Almanya'sı tuhaf bir grup neo nazi onlar zaten aptallar. İki grupta anlamsızca birbirine üstünlük sağlamaya çalışıyor ve bu çok saçma. Last Jedi ise artık eskimiş "faşist imparatora karşı mücadele eden bir grup kahraman isyancı" konseptinden uzaklaşmak istemiş. Film artık dönem değişti demek istiyor, artık savaşlar iyi ve kötü gibi basit kavramlarla açıklanamayacak kadar karışık bir hale geldi. Film de bu yüzden savaşta kazanan olmaz yalnızca kâr edenler olur, demek istemiş. Bence bu Star Wars'un ihtiyacı olan bir şeydi. Gerçekten de bu konuda haklı sanırım, bırakalım geçmiş ölsün.
Rian Johnson ile ilgili problem şu ki, kendisinin Star Wars'u sevmediği net bir biçimde ortaya çıkıyor. Star Wars'un mevcut durumundan memnun değil ve Star Wars içerisinde bir reform yapma çabası gütmüş, ancak şöyle bir durum var ki; dünyanın en muhafazakar hayran kitlesinden bahsediyoruz. Çıkıp R2'nun rengini maviden sarıya değiştirseniz, linç yer ve yerden yere vurulursunuz. Bu durumu Rian Johnson hafife almış olacak ki, bir ton riskli karar almış; işte Luke Skywalker da tuhaf değişiklikler yapmış, force'un mantığını değiştirmiş, hatta ışık hızının işleyişini değiştirmek istemiş. Bunların hepsi çok kötü tercihler çünkü bu halihazırda kuralları oluşmuş bir evren, çıkıp ışık hızında gemilere öylece çarpamazsın ya da hiç eğitim almadan gücü öylece kullanamazsın vesaire vesaire, hiçbir Star Wars hayranına bu denli büyük değişikliklerden memnun kalmasını da bekleyemezsin.
Luke Skywalker'a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Çünkü ben bu filmdeki halini beğendim aslında, şöyle ki bizim bildiğimiz Luke'un üzerinden otuz yıl geçtiği için haliyle farklı bir Luke izliyoruz. Bu Luke tam anlamıyla bir Jedi, belli ki o Jedi kitaplarını okumaktan tam bir Jedi'a dönüşmüş. Bizim bildiğimiz Jedi'lar da zaten Luke gibiydi. İlk başarısızlıkta kaçıp saklandılar. Ne Yoda ne de Obi-Wan imparatorluğa karşı hiç mücadele etmediler, onun yerine kaçıp saklandılar. Luke'da öyle yapıyor. Önündeki Jedi portresi Yoda ve Obi-Wan olunca, Luke'ta bulduğu ilk fırsatta kaçıp kendini bir adaya kapatıp ölümü bekliyor. Bu bizim bildiğimiz Luke değil, bizim Luke çıkıp yeğenini uykusunda öldürmeye kalkmazdı. Ya da ilk fırsatta kaçıp saklanmazdı. Ama aradaki otuz yıl ciddi bir değişikliği beraberinde getirmiş, keşke Luke'a o süreçte ne olduğunu daha detaylı görebilseydik, o zaman bir ihtimal daha inandırıcı olabilirdi. Ama Jedi'ların da saçma sapan kararlar aldığını ve saçma bir düzen içerisinde oldukları aslında onlara da sağlam bir reformun gerekli olduğunu vurgulaması çok hoşuma gitti, bunu anlatmak için Luke'un içine etti o ayrı bir mevzu...
Bu filmin en sevdiğim özelliği ise kesinlikle karakter gelişimi, eski filmlerde hep işte iki film arasında bir şeyler oldu, karakter gelişimini atladık şeklinde ilerliyorlardı. Bu da sanki karakterler aniden bizden habersiz değişmiş gibi olmalarına sebep oluyordu. Örneğin; Han Solo ilk filimde isyancıları asla desteklemiyor. Tek derdi para değil mi? Sonra son dakika geri dönüp Luke'u kurtarıyor. Bu ilk filmden sonraki filmde adam isyancı generali olmuş. Ulan o iki film arasında ne oldu? Biz kendini düşünen bencil bir kaçakçının isyancı generale dönüşümünü neden görmedik? İşte bu film tam aksini yapıyor. Her karaktere bir karakter gelişimi yazmışlar. Örneğin; Poe filmin başında hedefe ulaşıldığı müddetçe ne kadar kişinin öldüğünü umursamıyor ama film boyunca kayıplar vere vere bazen insanları kurtarmanın hedefe ulaşmaktan daha önemli olduğunu öğreniyor ve son kısımlarda görev intihar görevine dönüşünce geri çekilme emri verip askerlerini kurtarıyor yani kendisi bir komutan olarak gelişiyor ve bunun sonuncunda da Leia'nın onayını alıp gelecekteki isyancıların liderine dönüşümünde önemli bir adım atıyor. Ya da kendisini durmadan bir yerlerde veya birilerinde ariyan Rey; film boyunca aslında sahip olması gereken tek kişinin kendisi olduğunu öğreniyor. Kendisini araması gereken yer anne babası veya herhangi başka biri yerine bizzat kendisi olduğunu öğreniyor. Bunun gibi karakter gelişimleri eski filmlerde sahip olmadığımız bir şeydi...
Sonuç itibariyle bu filme öfkeli olan insanları anlayabiliyorum yıllardır beraber büyüdükleri eser bu denli değişince hayal kırıklığına uğradılar. Ama zamanla özellikle de bu kadar kötü diziler vs görmeye devam edersek yakında insanlar, "ya bu filmlerin üzerine çok mu gittik" diyecekler gibi geliyor. Hadi hayırlısı.
]]>Toplu bir histeri vakası veya mantardan kafayı bulma durumu olduğunu düşünüyorum.
]]>Erkekler genellikle aptal değildir, yalnızca zekice davranmayı tercih etmezler.
]]>Anneler şişmandır. Ulan ne biçim bir ifade bu demeyin, öyledir. Neden mi? Şöyle ki, anneler hamilelik süresince giderek kilo alırlar, gerek bebeğin gıda ihtiyacını karşılamak için gerek bebek büyüdüğü için ve sonuç olarak son aylara doğru gerçekten şişman bir kadın silüeti olarak karşımıza çıkarlar. Doğumdan sonra ise annenin bebeği ilk eline aldığı anda bebek için anne şişman bir figürdür. Hem aldığı kilolardan hem de bebek küçücük olduğundan, bundan dolayı anneler şişmandır. Bunun bir diğer yansıması da mesela dadılardır onlar da şişmandır. Çoğu insanın aklına dadı ya da süt anne gibi tabirler gelince şişman bir figür canlanır. Çoğumuz ilk kez kucağa alınıp sevgi gördüğümüz o anı bilinçaltında biliriz ve o yağ birikintisindeki mutluluğumuzu tekrar yakalamak isteriz. Aslında şişman kadınların bize daha anacıl gelmesinin sebebi budur.
Bunların filmle ne ilgisi var peki? Aslında yok, filmin başındaki dans eden şişman kadınların yukarıdaki motivasyonla konduğunu düşünmüştüm ama yok bu sebeple konmamış. Daha çok bir kesmin sanat adı altında çöp işler çıkarması ve yeterince farklı olunca sanatsal bir şey yaptığını zanneden bir takım burjuvazi tipin dikkat çekme çabasından ibaretmiş.
]]>Tuhaf bir şekilde bazı insanlar "terapi falan işe yaramaz abi, o ne öyle anlatarak düzelir mi?" falan gibi saçma sapan triplere giriliyor ya, işte o insanlara bu diziyi izletmek lazım. Donnie'yi izlerken hep "anlat şu içindekileri sen de rahatla biz de rahatlayalım" diyerek izledim. Herkesin anlatacak bir şeyi emin olun var, belki Donnie ile benzerlik gösteriyor, belki çok daha basit bir şey ama herkesin iyi kötü en az bir kez içindekileri hiç yargılamadan dökebileceği bir ortama ihtiyacı var.
İlk bölümde çok fazla çıkarım yaptım dördüncü bölüme kadar da çıkardıklarım doğruydu, sonra aniden dördüncü bölümle beraber bambaşka bir çıkarım yapmam, Donnie'yi bambaşka bir şekilde değerlendirmem gerekti, ancak yapmadım. Zaten dizi Donnie'nin tüm deneyimini dökmesi, kendisi ve çevresiyle ilgili gözlemlerini aktarması için vakit veriyor. Bu yüzden dizinin başındaki gibi çıkarım bombardımanı yapmadım, bıraktım bazı şeyleri Donnie anlatsın, bazen yapılacak en iyi şey bilmişlik taslamak yerine, iyi bir dinleyici olmaktır.
]]>Watched on Monday August 12, 2024.
]]>Adaletin olmadığı yerde; huzur yok, eğitim yok, kültür yok, sanat yok, ekonomi yok, etik yok, ahlak yok, insan hayatının değeri yok, yaşam yok, hayat yok. Bugün şunu anladım ki, bize miras kalan adalet ve demokrasi vazgeçilmezmiş, bunu korumak ve muhafaza etmek mevcudiyetimizin yegâne temeliymiş.
]]>Hayatımın anlamı olan kişiyle izlediklerimiz
...plus 13 more. View the full list on Letterboxd.
]]>2024 Benim İzlediklerim İçerisinde En İyiden En Kötüye
...plus 7 more. View the full list on Letterboxd.
]]>...plus 16 more. View the full list on Letterboxd.
]]>...plus 77 more. View the full list on Letterboxd.
]]>Gergin çok gergin
...plus 26 more. View the full list on Letterboxd.
]]>En iyilerden oluşan 70'lik dev liste, tamamen hissiyat üzerinden sıralandı
...plus 60 more. View the full list on Letterboxd.
]]>Kişiliğim üzerinde etkisi olduğunu düşündüğüm ve kendimden birşeyler gördüğüm filmler.
...plus 7 more. View the full list on Letterboxd.
]]>Gizli cevher olan Batman animasyon filmleri listesi
1-17 Batman
18-24 Justice League
...plus 14 more. View the full list on Letterboxd.
]]>Aykırı Star Wars görüşümü yansıtmaya çalıştığım, elitistlerin en elitisti olan liste
Serideki en iyi film
Serideki en sevdiğim film
Anlamsızca seviyorum bu filmi
Serideki en büyük hayal kırıklığı
Iyi film ama daha iyi olurdu
Fikir mahkûmu
Söyleyecek birşey bulamadım
Klonlar var
Sadece nostalji yapmış, biraz da başka birşey yapsaydın...
Ee bir senaryo yazsaydınız
...plus 1 more. View the full list on Letterboxd.
]]>2022 Benim İzlediklerim İçerisinde En İyiden En Kötüye
...plus 27 more. View the full list on Letterboxd.
]]>2023 Benim İzlediklerim İçerisinde En İyiden En Kötüye
...plus 25 more. View the full list on Letterboxd.
]]>...plus 96 more. View the full list on Letterboxd.
]]>2021 Benim İzlediklerim İçerisinde En İyiden En Kötüye
...plus 36 more. View the full list on Letterboxd.
]]>...plus 98 more. View the full list on Letterboxd.
]]>...plus 15 more. View the full list on Letterboxd.
]]>Objektif olma gayesi gütmeyen, iyi bir takım yönetmenlerin bir takım iyi işleri
Christopher Nolan: 1-3
Denis Villeneuve: 4-6
Coen Brothers: 7-9
Quentin Tarantino: 10-12
David Fincher: 13-15
Ari Aster: 16-18
Wes Anderson: 19-21
Martin Scorsese: 22-24
Stanley Kubrick: 25-27
Jordan Peele: 28-30
Spike Jonze: 31-33
Robert Eggers: 34-36
Peter Jackson: 37-39
Ridley Scott: 40-42
Alfred Hitchcock: 43-45
Paul Thomas Anderson: 46-48
Francis Ford Coppola: 49-51
Edgar Wright: 52-54
Steven Spielberg: 55-57
Sidney Lumet: 58-60
Guy Ritchie: 61-63
Matt Reeves: 64-66
Paul Verhoeven: 67-69
...plus 59 more. View the full list on Letterboxd.
]]>