Biraz kafası karışık buldum, bazı yerleri toplayamamış gibiydi. Atmosfer, renkler, sinematografi gayet güzel. Oyunculuklar da pek iyi. Sonuna geldikçe film yeni başlıyormuş hissi uyandırdı. Devam etsin istedim..

İzlediğim süre boyunca eleştirdiğim, yaşadığım ve hüzünlendiğim şeyleri ekranda görmek beni sevindirdi. Hissettiklerimi bir başkasının daha büyük kitlelere duyurmak amacında olunması hoşuma gitti. Söz konusu mahalle Göztepe ama aslında konu Kadıköy, İstanbul, Türkiye… Kentsel dönüşümün ülkemizde ne kadar umursamazca, kent estetiğinden yoksun, insan hayatına dokunan bir yanı olmadan yapıldığının bir kanıtı niteliğinde. Bir bina “kentsel dönüşüm” e girdiği zaman sadece bina dönüşmüyor. Kar etmek için yapılan fazladan katlara yeni insanlar taşınıyor, bu fazlalığın yarattığı araba kalabalığı ve trafiği sokağı daraltıyor.…
Atanan orman korucusu, atanan savcı ve şimdi de atanan hemşire. Bu yıl idealist memurların taşra savaşına tanıklık ediyor gibiyiz. Henüz ayın başındayız ama ayın sonunda nbc nin de yeni filmi bu çizgide olucak gibi gözüküyor. Karakterler değişiyor, mekanlar değişiyor ama tema aynı. Kiminin dili daha sert kimisi daha gergin kimisi ise geleceğe dair umutlarımızı ikilemlerde bırakıyor. Kar ve Ayı da ise daha sakin, yer yer gerilimin tırmandığı, arkada iki çift gözün sürekli bizi izlediği bir film olarak karşımıza çıkıyor. Merve Dizdar ve…
Bu filmin orijinal kopyasının bulunup iyi bir şekilde restore edilmesi gerekiyor. Sinemamız için hazine olan bu yapıtın maalesef bulabildiğim bir kaynaktan 16 dakikası eksik, zaman zaman seslerin kaybolduğu bir versiyonunu izledim. Çekimler ve konu oldukça iyi olmasına karşın film bazen gerçeklikten kopabiliyor. Kimi sahneleri abartılı bulsam da yapı olarak güzel bir film.
1986 yılında hala dublaj olması beni kahrediyor gerçekten. Oysa öyle güzel görseller var ki… Keşke üzerinde daha çok çalışılsa, bir yerlerden bir ek bütçe bulunmuş olsaydı da çok daha güzel bir şey çıksaydı. Etkilendiği filmin izleri oldukça görülüyor ancak film konum itibariyle de bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Günün sonunda bir adamın bir gecede çöküşünü, acizliğini izlemiş oluyoruz.
Ya ya biraz da gerçekler…
Gerçekten gerilimi yüksek bir film ve temposu da oldukça yerinde. Lafı çok gevelemeden size servis ediyor. Filmin içinde muhteşem bir çıkmaz görüyoruz. Senaryo bu anlamda oldukça kuvvetli.
İş güvenliği ve iş güvenliğinin uygulanması iki ayrı mesele. Sözde ülkemizde iş güvenliğine uyudulduğu ve önlemlerinin alındığı söylenir. Ne yazık ki hem metalurji hem de tekstil fabrikalarında bulunmuş birisi olarak söyleyebilirim ki durum gerçekten bu şekilde. Burada herhangi bir tarafın savunucusu durumuna bulunmuyorum. Bu yaptığım benim kendi gözlemim.…
Bu film hakkında bir iki şey söylemeden duramıcam sanırım. Öncelikle bu filmin gerçekten de Karanlık Gece (dir. Özcan Alper) filmine ne kadar benzediği gerçeği beni şaşırttı. Karanlık Gece’yi Ankara Film Festivali kapsamında izlemiştim, yönetmeniyle sonrasından söyleşisi olmuştu. Yönetmen bu iki filmdeki benzerliğin farkında olduğunu dile getirmiş, Emin Alper ile de bu durumun bilincinde olduklarını ifade etmişti. Aynı konudan iki farklı yönetmen iki farklı film çıkarabilir sözünü bu iki filmde çok iyi görüyoruz.
Kurak Günler ağaçsız bir Karanlık Gece misaliydi. Bozkırın…