bütün cesaretini topladı, aynaya doğru yürüdü. eskiden sık sık bakardı aynaya. yalnızlığı büyüdükçe uzaklaşmıştı oradan. yüzündeki çizgiler aynayla kendisinin arasına duvarlar örmüştü. kaçtığı şeyin kendisi olduğunu korkuyla reddetmişti içinde. dokundu kırışıklıklarına. biraz gezinmek için izin verdi parmaklarına. ondan kalan tek şey bu çizgilerdi. o yüzden nefret duydu ve iyi bakması gerektiğini düşündü onlara. kendini bir aşık olarak tanımlardı. ama kimse kalbini onun kadar doldurmamıştı. kalbimden başlayarak ateşe vermeye başlarsam kendimi, belki ondan kurtulup tadabilirim özgürlüğü diye düşündü. tanıştıkça onun bıraktığı…
