4v291o

Watched on Sunday May 25, 2025.

from the act 5, scene 7 of the play. probable lines are:

"-KING JOHN
Ay, marry, now my soul hath elbow-room.
It would not out at windows nor at doors.
There is so hot a summer in my bosom
That all my bowels crumble up to dust.
I am a scribbled form drawn with a pen
Upon a parchment, and against this fire
Do I shrink up.
-PRINCE HENRY
How fares your Majesty?
-KING JOHN
Poisoned—ill fare—dead, forsook, cast off,
And none of you will bid the winter come
To thrust his icy fingers in my maw,
Nor let my kingdom’s rivers take their course
Through my burned bosom, nor entreat the North
To make his bleak winds kiss my parchèd lips
And comfort me with cold. I do not ask you much.
I beg cold comfort, and you are so strait
And so ingrateful, you deny me that.
-PRINCE HENRY
O, that there were some virtue in my tears
That might relieve you!
-KING JOHN
The salt in them is hot.
Within me is a hell, and there the poison
Is, as a fiend, confined to tyrannize
On unreprievable, condemnèd blood."

Well, well, well... yeah, that was a great movie. Portman absolutely cooked. it have incredible scenes too which filmed with a mix of lenses (if I'm not mistaken) and visual styles that reflect different cinematic aesthetics of 20th century. It gives the film genuine nostalgic vibes.

I think there's this unspoken pact among biopic directors to structure the film with interwoven editing. and honestly, it works here for me (maybe not cuz i'm into that nostalgic stuff, whatever). watching this movie in a linear format might have been an absolute misery. the constantly shifting timelines and fragmented scenes actually helped me stay focused.

Speaking of scenes... they are well-crafted, well-orchestrated with solid mise-en-scènes. Except for those drawn-out and plastic scenes of the Father, which are tried to be presented as enlightening but fall flat in the outcome, btw it reminded me of the notorious Ömer Baba instances that Kurtlar Vadisi fans couldn’t bear.

Personally, I don't consider Jackie as one of the "iconic women of the 20th century," but, whatever, this was a nice film with a strong performance by Portman, who ought to have won the best actress award at the 89th Academy Awards.

Watched on Thursday May 8, 2025.

Watched on Wednesday May 7, 2025.

Watched on Tuesday May 6, 2025.

It do got on my nerves, that makes 13 angry men

Watched on Sunday May 4, 2025.

vedaları sevmiyorum...
so long, partner

ispanyol buzz çok iyi

kamera arkasındaki prospector ve barbie sahnesine çok güldüm

bu film 90larda çıksa cem yılmaz ne parodisini yapardı be

Watched on Thursday April 17, 2025.

Watched on Thursday April 17, 2025.

Watched on Monday April 14, 2025.

Gözlerim kızıl çekme foto
Düşün yakamdan açma Telefon
Kahverengi çarşaf
Dans eden dumanlı kadınlar
Yanımda wua, wua, wua
Maskelere gizli
Doldurdum viski
Anksiyete krizi
Telefon

Watched on Wednesday April 9, 2025.

it's an expression of pain

göçtü kervan kaldık dağlar başında

My friend, you would not tell with such high zest
To children ardent for some desperate glory,
The old Lie: Dulce et decorum est
Pro patria mori.

Watched on Friday March 14, 2025.

ABSOLUTE CINEMA

Watched on Tuesday March 11, 2025.

Watched on Monday March 10, 2025.

Watched on Sunday March 9, 2025.

Watched on Friday February 28, 2025.

Watched on Friday February 28, 2025.

Watched on Sunday February 23, 2025.

Watched on Saturday February 22, 2025.

ParTeb cooked

Watched on Friday February 21, 2025.

Watched on Friday February 21, 2025.

hoca sonsuz döngüde

çok güzel bir temele sahip bir film fakat oyunculuklar, diyaloglar, ortam yavan hissettiriyor. 3 yıldızı da ilgimi çeken bir konsept olması sebebiyle ve dracula'nın bu tasvirini beğendiğim için veriyorum. Gerçekten de cambridge'te siyahi öğrenciler varmış o dönemlerde, ona şaşırdım.

p.s. günümüzün draculası bile allah kitap tanımıyor arkadaş, ne bedbaht bir vakitte yaşıyoruz...

Watched on Friday February 21, 2025.

Watched on Wednesday February 19, 2025.

Watched on Tuesday February 18, 2025.

Watched on Monday February 17, 2025.

lan izliyom izliyom aklıma bi soru geldi: "ben bu Petra'yı nereden hatırlıyorum?"

tabi ya... Wolfteam'deki bir mapti. vay be anılar... nereden nereye. Bu harita zihnimdeki spesifik bir hatırayı yeşertti izninizle bunu paylaşmak istiyorum: ilkokulda olsam gerek, wolfteamde petra haritasında oynarken annem ya da babam biriyle konuşmam için telefonu uzatmışlardı, ben telefonda konuşurken karakterimi bi çukurun içine soktuydum ve afkdan atilmayim diye (motivasyonum bu muydu hatırlamıyorum tam) yere bıçak atıp hareket ediyordum.

hocamızın argümanlar sağlam geldi bana, gece gece kafa açtı. bi ara da karşı argümanlara bakarız.

Watched on Saturday February 15, 2025.

Watched on Tuesday February 11, 2025.

Pusher üçlemesinin son filminde Milo'nun bir günlük konuğu oluyoruz. Bu bir günde, diğer ilk iki filmdeki sevimli ve gerçekten birileriyle dostane hisler kurmaya çalıştığını hissettiğim Milo'nun eğlenceli ve yer yer komik olacağını düşündüğüm bir hikayesini izleyeceğimi sanmıştım ama beklenilen olmadı. İlk filmde dost gördüğü Frank'in sürekli ona kazık atışı ve ikinci filmde de Kurt the Cunt ile yaşadığı sıkıntılar, Milo'nun bu kurtlar sofrasında insanlarla kuracağı ilişkileri gözden geçirmesi gerektiğini hatırlatan önemli işaretlerdi.

Bütün bunlara rağmen, eski toprak Milo pek kendini düzeltmişe benzemiyor, insanlığını terk etmek istemiyor ve hatta bunun için elinden gelen her şeyi yaptığını görüyoruz başta. Kızı için düzenlediği muazzam bir doğum günü partisi, cömertliği, beş günlük de olsa uyuşturucuyu bırakması, kızı kaçırışı, iş arkadaşlarıyla ve emri altındakilerle kurduğu arkadaş ilişkisi bunları örnekler nitelikte. Fakat "yeni jenerasyon" onun gibi değil, çevresindeki herkes, Tonny'nin de yaşadığı gibi, onu küçümsüyor. Sürekli yaşlılığına dem vuruluyor, dinlediği şarkılar mekanından kaldırılıyor, aşçılığı dalga konusu oluyor, kazıklanıyor...

Gönül isterdi ki Pusher III'te Balkanların bağrından kopmuş gelmiş bu mafya babası hayatına çeki düzen versin, hikayesi güzel bir noktaya evrilsin. Fakat Nicolas Winding Refn'in bu kirli dünyasında burnuna kadar suça batmış kimse insanlığını koruyamıyor. Film beklenmedik bir şekilde adım adım slashera kayıyor ve biz bunlara şahit olurken o güler yüzlü espriler yapan dostane Milo'nun gittikçe dalgınlaştığını ve insanlığını yitirdiğine şahit oluyoruz.

Milo yer yer bana Tony Soprano'yu, yer yer de Christopher Moltisanti'yi anımsattı. Pusher üçlemesi ise evrenine acı, kan ve vahşet dolu bir nokta koymuş oldu.

Watched on Sunday February 9, 2025.

cliff unger from death stranding and tonny are interconnected...

vay be mustafa şoray

çok iyi film tufi06 ve alpi35 kardeşlerime teşekkürler

Watched on Wednesday February 5, 2025.

🎶🎵yöötön yö 🎶🎵

Watched on Friday January 31, 2025.

Watched on Monday January 27, 2025.

yok

işin icinde Dracula ve eggers varsa o şeyin kötü olmasının imkanı yoktu zaten. izlediğim en güzel Dracula uyarlamasıydı. Pos bıyığıyla kemerli burnuyla kötü İngilizcesiyle eflak voyvodası tasvirini bence çok güzel vermişler, canavarımsı çirkin öteki imajını da başarıyla aktarmışlar. stoker'ın romanındaki o ürkütücü atmosfer çok iyi yansıtılmış. ayrıca Drakula'daki dönemin cinsellik anlatılarını da aktarmasıyla eggers'ın nosferatusu diğer uyarlamalardan daha farklı bir yerde duruyor bence. ama keşke kale sahneleri daha uzun olsaydı :(((