4v291o

Watched on Tuesday May 20, 2025.

Uzay filmindan anlamayan ecnebilere ve sinefil takılmaya çalışan kasıntılara acıyorum.

Amerikan sinemasi...sözüm sana🫵🏻!!! Yıllarca uzaylıyı başka tanıttın, onu bir öcü gibi gösterdin. Ama unutma!!!uzaylı da olsa🫵🏻 İnsan insandır.

Porno izlemek istesem "Aaa bu film Oscar almıştı, bir bakayım bari." demezdim herhalde. Filme ismini veren kız hakkında literally hiç bir şey bilmiyoruz. 45 dk bizi götlerin arasında ezmek yerine keşke kızın hayalleri, hayatı falan anltılsaydı. Yani tm kızın ne iş yaptığı konu için önemliydi ama bu kadar sınırsız olması çok gereksiz. Igor'un karizması için bir yıldız daha vermek istesem Ivan'ı neden kimse pataklamadi diye geri çekiyorum. Sürekli bir yerlerden elimde kalıyor.

Ayrıca derinlikten yoksun bir filmde sadece yaşını ve işini bildigimiz bir karakterin "Ne olmuş yani, evlenmek isteyemem mi?" mesajı sırf Oscar'a oynanmış gibi geldi.

Christopher Nolan Hamza'yı izlesin de süper kahraman nasıl olmalıymış görsün. (Yanlışlıkla Arapça çekilen versiyonu eklemişim ama en azından "God is great." demiyordur herhalde.)

Bundan sonra parol bile içmem.

Küçükken televizyondan izleyip de zamanla ismini aradığım o film.

Katil sevdalısı, takıntılı, salak ve ona daha da fazla takıntılı olan bir ruh hastası.

Mükemmeldi, tereddüt etmeden izle ve gel, oku. (Spoiler!)

Filmdeki sanat o kadar güzeldi ki hayranlıkla izliyorsun ekranı. Bazen "Kameraman abi az yana kaydır da biraz bakınalım." demek geldi içimden. Tarsem Singh'in reklam ve klip yönetmeni olduğunu öğrenmek çok da şaşırtmadı yani. Bu kadar basit bir filmi böylesine bir sanatla nasıl anlatabildin? Sahne geçişleri de çok güzeldi. Özellikle papaz adamdan çöl sahnesine geçişte "Bununla da uğraştın mı lan ruh hastası manyak?" dedim içimden.

Filmin senaryosunu ayarlamak, belli lokasyonlari ve özellikle de kız çocuğunu bulmak 17 sene içinde olmuş. Zaten izlerken ciddi bir emek olduğu da anlaşılıyor. Havaalanında Rumen kızı buldukları an hemen çekimlere geçmişler. Kız İngilizceyi de sette öğreniyor tabi. Hatta kız Hint aksanına falan geçmiş bı ara sonra kurtarmışlar kızı. Çok komik. İşin tuhaf yanı, kız film setinde olduğunu bilmiyor. Zaten izlerken diyorsun "Bu kıza oyun oynayacağız falan demişler herhalde" diye. Bazı sahnelerde Lee Pace'le inatlaşıyor bazen de anlamayıp yüzüne bakıyor boş boş, aşırı tatlı bir kız. Lee Pace de zaten muhteşem oyuncu olduğu için adam setin dışında da sakat rolü yapmış (profosyonellik).

Filmin genelinde hoşuma giden o kadar çok ayrıntı vardı ki hepsini nasıl tek tek anlatsam bilemiyorum. Aslında yarım saat izleyip seneryoyu anlıyorsun ama dert etmiyorsun. Sanırım en çok hoşuma giden şey Roy'un hikayeyi ciddiye almadan anlatmasıydı. Kız "Onu vurucak mısın?' diyor sonra "Yok yok vurmucam" diye cevap veriyor, hikayede bir anda aksanı değiştiriyor falan. Sonrasında da bu hikayeyi kızın kafasından izliyoruz. Yazıyı okumasını istediği sahnede MORPHİNE nin sonundaki E yi 3 olarak okuyup bozuntuya vermeden devam etmeleri de çok güzel olmuş, hatta iyi ki öyle devam ettiler. Tabiki sonrasında Roy'un inthar edemediği yerde çıldırması var. Küçük kız diyor "Neden tüm kahramlari öldürüyorsun?" , o da "Bu benim hikayem ve benim hikayemde mutlu son yok." diyor. Bir süre kız çocuklu film izlemek istemiyorum. Kızın düştükten sonra beyin ameliyatımda ki Sovyet dönem kasvetli animasyon sahnesinin verdiği hava da çok güzeldi. Bir de kız diyor orada "Her yerime iğne soktular bana işkence yaptılar ama söylemedim." Şu kız için izlenir bu film.

Lokasyonlardan bahsetmeye gerek var mıdır bilmiyorum. E bide Ayasofya'yı da gördük. Bizim Türkler engellemeye çalışmışlar. "Bir şartım var: ya semaverler ya mehter takımı?". Her neyse, Merdivenlerin olduğu yer, ve ızdırap labirenti aşırı güzeldi bence.

Karakterlerin ölümü dahi çok estetikti. Filmdeki karakterlerin isim seçimleri de çok hoşuma gitti. Gerçekten de Ota Benga isimli bir köle varmış ve adamın hayat hikayesi de içler acısı. (Hikayesi çok uzun, bakıp okuyun mutlaka) Boynuzlu kölenin ismini bu şekilde seçilmiş. Mistik karakteri de çok ilginçti, doğanın temsiliydi tabiki. Charles Darwin ve onun maymunu olan Walles. Walles da Darwinle aynı dönemde yaşayıp aslında daha önce evrim teorisini ortaya koyan biriymiş. E tabiki bilim medyasında yayilmamis. Ama asıl fikir onundu gibisinden filmdeki atıf da çok güzeldi. Tersine evrimleşmiş bide.

Hikayenin absürtlüğünü en güzel anlatan sahne, Vâlinin havuzdan çıkarken yanlışlıkla kılıca girerek ölmesiydi. Yani çok basit ve sade bir filmdi, çocuk masalı izlediğinizin farkındasınız ama merak da ediyorsunuz.

Tek sıkıntı filmin kapağı da hiç anlatmıyor filmi yaa. Kapaktan çok fazla alagorik anlatım olan bir sanat filmi gibi surreal bişeyler bekliyordum ama aşırı net bir film. Tatlıymış hatta. Teşekkürler Tarsem Singh.

Oyunculukları ağzım açık izledim.

Bu kadar gerçekçi olması çok rahatsız edici.

Başta tek başına kurduğun melankolik düşüncelere Sovyet Rusya'nın melonkolik havası da eklendiği için o yalnızlık hissine daha çok kapiliyorsun. Filmin o dakikalarına geldiğinde, ileriki dakikalarında da ne olacağını bilmenle birlikte sadece öfke ve hüzün hissediyorsun. Bir başka slav trajedisi.

Yine bir erkek bencilliği işte.

Hayallerimi yaşıyorsunuz.

Watched on Monday August 19, 2024.

Watched on Tuesday August 6, 2024.

Olmaktan korktuğum insansin.

Mr. Anderson ismini duyunca ekrana çok tuhaf bı hisle bakmaya başladım.

Watched on Wednesday May 8, 2024.

Silvania moda iconu falan sanırım.

Dark Bloom der susarım.

Watched on Friday April 26, 2024.

Watched on Friday April 26, 2024.

Film bahane Andy şahane.

Abla flash bellek oldun mk.

Watched on Friday April 26, 2024.

Bence vasat.

Masterpiece

Elamanın çatalla intihar etmesinden sonra kendime gelemedim.

Yine düştük ablacım

Pick me bomb

Yandere syndrom

Hayır, Summer kötü kız değil.

Bu kız büyüdüğünde kendini öldürür abi.

İlk gittiğim sinema olarak hatrı büyük.

Watched on Tuesday February 6, 2024.

Gerçekten kalbimin su adam ile ateş kız arasında ter takla atabileceğini düşünmemiştim ama buradayız işte.

Herkes eşit doğmaz, herkesin ailesi ve okulu hayatı da aynı değil. Bir insanın yaşadiği karanlık yalnızlığı anlatan sessiz ama hoş bir filmdi.

Şu "bananaa!" diye bağıran minik yaratıklar benim idollerim.

Arkadasinin sevdiği kızı öpmeyecektin.

-Why do you take pictures?

-Because the only way to change things is to look at everything again very slowly.

Kahvaltı etmelerini bekledim.

Fazla gerici.

Aşırı tatlıydı yaa

3 bin kere izlemisimdir. En sevdiğim animasyon kesinlikle, hep de öyle kalıcak.