4v291o

Watched on Wednesday May 28, 2025.

Watched on Wednesday May 21, 2025.

Watched on Wednesday May 21, 2025.

Watched on Wednesday May 21, 2025.

Çok "okey" bir filmden biraz fazlası olmuş ThundervengerZ. Beğendim ve sıkılmadan aktı gitti. B ve C seviye yan karakterleri A seviyesine uygun gösterilme işi hiç fena gitmediği gibi biraz da klişelikleri beraberinde getirse de, bu durumu MCU'da pek görmediğimiz için oldukça ilgimi çekti. Yıllardır görmek istediğimiz hareketler. Sentry'nin geleceği ise tam bir muamma olsa da "NEREYE GİDİYOR BU MCU'DAN --> ÖZLEMİŞİZ BE BU MCU TADINI" dönemine son birkaç yapımdır resmen girmiş bulunuyoruz. Doomsday ve Secret Wars tam bir acele iş olsa da süreç bunu gerektirdiği için o filmlere kadar izlediğimiz tüm yapımların ne anlamı var ki demeye devam edeceğim ama Thunderbolts sosu iyi yapılmış bir makarna olmuş. YENİR!

Vay be tam tamına 23 koca yıl...

İlk kahramanım, ilk Örümcek-Adamım. Belki de şu anda olduğum kişinin temel yapı taşlarından birisi olan Tobey'nin ilk Spider-Man filmini hayatımda ilk kez beyaz perdede izleme şansım oldu. Hem de koca salonda bir tek ben vardım. Küçük bir çocuk gibi sevinirken, filmin ne kadar iyi ve yaşlanmadığına bir kere daha şahit oldum. Sanırım her 10-15 dakikada bir "ne kadar iyi film yaa" derken yakaladım kendimi. Eşsiz duygular gün yüzüne çıktığında geçmişin değerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hissettim. Filmden henüz çıkmışken bu yazıyı yazıyorum fakat hissetmenizi isterim ki kalbim hala heyecanlı ve biraz da şaşkın bir şekilde atıyor. Ben ne izledim diye...

🕸️🕷️

İlk bir saati hiç fena değil ve keyif alıyorken kalan sürede tüm klişe kalemi olan Türk senaristler işin içine girip bir el atmış gibi garip ilerledi.

Watched on Sunday April 27, 2025.

My name is Kamala Harris but people call me Polat Alemdar

Watched on Tuesday April 22, 2025.

Watched on Saturday April 19, 2025.

Watched on Friday April 18, 2025.

Aşırı beğendim, sürekli eğlendirirken şaşırttı. Kaliteli yazarların yazdığı, kaliteli gözlerin çektiği, iyi bir kadronun toplandığı zeki bir film var karşımızda. Başyapıt değil ama en iyi çerezliklerden, Nobody like movies...

Watched on Friday April 11, 2025.

Watched on Thursday April 10, 2025.

Watched on Tuesday April 8, 2025.

What if Sakatomo-San becomes Ke Huy Quan?

Kendine has bir tarzı ve mizahı olan Love Hurts, işinde çok iyi olan bir emlakçının, eski hayatından kalan gizemlerin gün yüzüne çıkmasıyla sevgililer gününü nasıl geçirdiğini anlatıyor.

Evet bu kesinlikle bir romantik komedi veya aşk filmi değil.
Az daha uğraşsalar bir John Wick, Nobody muadili olabilecek bir potansiyel barındırıyor. İçinde Ke Huy Quan olan yapımlara olan sempatim her geçen yapım artmakta. Bu da onlardan bir olmuş. Fazlası olmasına ihtiyaç duymayan çok iyi bir çerezlik. Ben gayet keyif aldım.

Watched on Wednesday April 2, 2025.

Watched on Tuesday April 1, 2025.

Watched on Tuesday April 1, 2025.

Watched on Wednesday February 26, 2025.

Resmi olarak Apple TV Plus üzerinden izlediğim ilk Apple Original içeriği olmasını unutmayacağım ama ilk andan itibaren ortalama bir yapım olacağını hissettiğim The Gorge gerçekten de ortalama bir yapım olmuş. Oyuncularımızın uyumunu da beğendiğimi belirtmek isterim.

Fragmanı ilk izlediğimde bahsedilen gizem, filmi izlerken karşılaştığım gizem ile gerçekten çok farklı iki şeydi. Kafamdaki daha basit ve tek düze bir tehdit iken, karşılaştığım daha fantastik ve daha çoğul bir tehdit idi.

Bu durum bende merak uyandırmış ve hikaye detaylarını öğrenirken ilgimi oldukça çekmiş olsa da, The Gorge kendi hikayesini oldukça "Dandik" şekilde biçimlendirmiş. Görsel efekt veya prodüksiyonun yanı sıra, filmin son halini hayal edenlerin de hayal gücünü pek beğenmedim. Konu çok ilgimi çekti ama "bunu bu şekilde mi gösterdiniz" diye çok kez eleştirdim filmi.

Dünyanın en düz ve sıradan senaryolarından biri olmasına ek, ilk 45 dakika iki ana oyuncu sette birbirlerini görmeden bile sahnelerini çekmiş olabilirler. 45. Dakikada olan o kritik olay ise kahkahalar atmama neden oldu... Konu kadınlar olunca, erkekler kendini kontrol edemiyor ve tüm senaryonun o sahne üzerine yani "Ne kadar ileri gidebileceğiniz, hayal edebildiğinizle sınırlıdır" felsefesi üzerine kurulu olması anlaşılınca film inanılmaz bir noktaya gidiyordu ki, 1 saat 5.dakika civarlarında olan başka bir olay sonrası film hikaye keşfi dışındaki tüm olaylar çerçevesinde benim için bir hayli düştü. 40 Dakika hemen hemen boşa harcanıyor daha sonrada dünyanın en düz senaryosunun kapanışı için bir 25 dakika falan harcanıp güzel bir son yapılıyor.

Tam bir dijital platform içeriği olan film, çerezlik kategorisine yakışır bir 3/5 alarak incelemenin sonuna geliyor.

MCU'nun belki de Endgame sonrası için verilebilecek 1-2 yıl boşluk sonrası olması gereken ilk filmi gibi bir film olmuş Brave New World.

Çizgi Romanlardaki ANAD yani All New All Different döneminin içerisine girmeye çalışan bir MCU güncelinde olduğumuz için bu filmi ANAD kapsamında oldukça beğendim. Bir diğer yandan 616 ana evreni de bırakmayıp, 2008 yapımı The Incredible Hulk filminin ruhani devam filmi olması da beni oldukça sevindirdi. MCU'nun tozlu raflarındaki bazı unutulan güzellikler unutulmamış ve gün yüzüne çıkartılmış gibi görünüyor. Tabii ki bu sentez filmde verebileceğim birkaç negatif durumdan biri filmde maalesef Hulk yok. Olsa bile MCU güncelindeki Hulk için oldukça vahşi bir Red Hulk karşımıza çıktığı için, Hulk'lar arası nesiller yüzünden istenilen o sahneler hala çizgi roman lerinde kalmaya devam etmekte.

Film MCU'da nadiren rastladığımız bir durum olan, "Normal ve düşünülmüş bir senaryo eşliğinde, karakterlerin birbirlerini sakince ve mantık çerçevesi içerisinde dinleyebildiği" bir film olduğu için inanılmaz memnunum. Senaryoda bazı açıklıklar birazcık rahatsız etmiş olsa da, diğer berbat MCU yapımlarına kıyasla öpüp başıma koyarım.

Amaa sonradan aklıma geldiği için araya sıkıştırıyım. Eskiden CGI karakterler vs sırıtan filmlerde, şu an gerçek insanlar sırıtır oldu çünkü tüm sekans görsel efektten oluşuyor :( Bu filmde bariz şekilde kötü sunulan sahnelere dönüştüğünde ise filmin ciddiyeti ve kalitesine bariz bir zarar veriyor. Bunu hiçbir zaman desteklemeyip, sevmeyeceğim.

Sam Wilson'a film sonrası "Captain America" diyebiliyor muyuz diye merak edenler varsa cevabım biraz evet, biraz da hayır. Spoiler vermeyeceğim ama fragmanlardaki bir sahneden Sam'e "Sen Steve Rogers değilsin" deniyordu. Eğer Captain America ismini Steve Rogers ile bütünleşmiş şekilde çok seviyorsanız sizin Kaptanınız hala Steve kalacaktır. Ama dediğim gibi bu filmdeki Captain America, Steve Rogers değil, bunu anlayıp, filmin anlatmak istediği gibi görebildiğinizde bence kabul edilebilir bir Captain America'mız var artık diyebilirsiniz.

Evren açısından ise yine kırıntılardan fazlası yok denecek kadar az ama en azından bomboş şeyler değiller. Güzel kırıntılar sunuyor bizlere. Post Credits sahnesi ise güzel bir kapanış ve yeni bir başlangıç niteliğinde.

Başta dedim ya MCU'nun belki de Endgame sonrası için verilebilecek 1-2 yıl boşluk sonrası olması gereken ilk filmi gibi bir film olmuş Brave New World diye, keşke öyle olsaymış da dünyamız farklı olsaymış :)

Oscar'lar öncesi eleştirmenler tarafından övgülerle bahsedilen The Brutalist, Akademi listesindeki adaylıkları açıklandıktan sonra ülkemizde şans eseri çok kısıtlı salonda vizyona girdi ve 3 saat 35 dakikalık ekran süresine rağmen bu filmi izleyici ile buluşturan güzel salonlarımıza ayrıca teşekkür ederim. Buluşturma yanlısı olmayan yeşil sinema zinciri ise kendilerine yakıştığı gibi hayatına devam etti ama neyse...

The Brutalist öyle bir film ki, ekran süresinin uzun olduğunun farkında. Filmin başında araya yönelik bildirim ekranı ve bilgilendirme yapıp, 1 saat 40. dakikada ise 15 dakikalık bir mola ekranı ile izleyiciye nefes alma şansı veriyor. Bu farkındalığı çok sevdiğimi belirtmezsem olmazdı. Buna karşın film boyunca sanırım 7-8 kere sadece saate bakma girişimim olmuştur ve bunun bir çoğu da son 35 dakikada olmuştur. İlk 3 saat gerçekten kaliteli bir şekilde akıyor.

Film, savaş sonrası Avrupa'dan kaçan yetenekli mimar László Toth, sınırları ve rejimleri değiştirerek savaş sırasında ayrıldıktan sonra hayatını, çalışmalarını ve eşi Erzsébet ile evliliğini yeniden inşa etmek için Amerika'ya geliyor. Hatta hayata tutunmaya çalışarak bir şeyler için çabalıyor. Yolları bir noktada zengin ve önde gelen sanayici Harrison Lee Van Buren ile kesişen mimarımızın şansı dönüyor mu acaba dediğimiz türden bir hikayemiz mevcut.

Adrien Brody ve karakteri Mimar László Toth tek başına filmi almış, öyle bir taşımış ki hayran kaldım. Kendisine çok yakışan bir rol daha oynama fırsatı verildiği için eminim ki o da çok mutludur. Başta dedim ya film özellikle ilk 3 saat oldukça güzel akıyor diye. Belki biraz sakin, belki baya bir oturaklı inşa ediyor tüm senaryo kendini ama aynı László Toth'un estetiği gibi kendi has özel bir şekilde inşa ediyor bu hikayeyi. Dolayısıyla farklı bir film izlediğimizi ve bunun László Toth ile olan benzerlikleri, filmi izlerken beni oldukça etkiledi.

Diğer yandan gerçekçi olmam gerekirse de bu çok uzun bir film süresi. Karakterler ile, hikaye ile bağlanamazsanız o uzunluk size bir hapis gibi gelebilir, aynı László Toth'un ilham aldığı bir yapı gibi... Son 35 dakikada bir mermert dağına gittikleri sahneden itibaren film ve László Toth, içindeki isyanı adeta dışarı saçmaya başlıyor. Bu kısımda çok fazla kez, " acaba buna bu şekilde görmese miydik?" tarzı sorgulamalar yaparken kendimi buldum.

Buna ek olarak filmin sonunu da pek beğenmedim. Bu 3 saat 35 dakika daha iyi değerlendirebilirmiş gibi geldi bana. Film içerisinde gerçekleşeceğine emin olduğum bir kaç olayı, tahminimden 1 saat sonra veya 1 saat öncesinden görmem de beni şaşırtan bir başka etken. Bu durumda László Toth ve filmin yapısı biraz şu şekilde yorumlanmalı mı diye düşünüyorum.

"Bir büyücü asla geç kalmaz, Frodo Baggins. Erken de gelmez. Onlar, tam gelmesi gerektikleri zamanda gelir."

Sanki filmde benim bu daha iyi değerlendirilebilir kısımlarının da farkındaymış ama böyle olmasını istedikleri için bu şekilde bırakılmış çünkü ne geç kalan ne de erken bir büyücü gelmez, film kendi yapısını tam gerektiği gibi aktarmıştır diye yorumlamak istiyorum.

Bana göre son 35 dakika daha iyi olsa çok daha yüksek bir puan verebilirdim ama bu hali bile aklımda kalacak bir hikaye, aklımda kalacak bir film olduğunu söyleyebilirim.

İkinci filmi ilk filmin altında ve hitap ettiği kitle hedefinin çok daha fazla düştüğünü düşündüğüm için o kadar da sevememiştim taaa ki bu film başlayana kadar. İki filmden de güzel, iki filmden de daha doğru ve daha epik. Bir Sonic filminde olması gereken her şeyden biraz fazlası bile mevcut. Gerek olmayan şeyler de asgari düzeyde tutulunca ortaya aşırı keyifli bir üçüncü film çıkmış. İnanılmaz bir keyifle izledim valla, çok güzeldi.

Watched on Thursday January 16, 2025.

Watched on Sunday January 12, 2025.

Watched on Tuesday January 7, 2025.

Aşırı random ve ani bir kararla, ne olduğunu bilmeden açtığım bu filme bayıldımmm. Kadro çok güzel, sürpriz casting'ler de mevcut. Oyunculuk tarafı tamam. Sıkıcı bir konu değil de, merak ettiren, sürükleyici bir gizeme tanık oluyoruz. Benzerlerini başka yapımlarda görsek bile ben bu filmin bu konuyu böyle işlemesine bayıldım. Ansızın gelen favorilerimden...

Watched on Thursday January 2, 2025.

Watched on Thursday January 2, 2025.

Ben bu tarzı çok mu çok seviyorum bee

Christopher Reeve Superman'inin ruhani devamı olarak görülen Superman Returns, hem çocukluğumda hatırladığım gibi hem de değil...

Brandon Routh tip olarak yıllardır inanılmaz sempati duyduğum ve Superman'i aşırı yakıştırdığım bir aktör. Bu filmde de ne kadar doğru bir seçim olduğunu görmüş oldum. Fakat kendisinin Clark Kent'ini hiç mi hiç hatırlamıyormuşum. Adamı ekstra çirkinleştirmek zorunda kalmışlar resmen ama yine de o aşina olduğumuz, sakar gazeteci görevini hakkını vererek yerine getirmiş.

İster istemez Christopher Reeve filmleri kıyaslayarak gideceğim çünkü onların gerçekten de ruhani devamı niteliğinde somut şeyler de var. Yapı olarak Christopher Reeve'in ilk filmine aşırı benzettim. Superman uzun zaman sonra beyaz perdeye giriyor ve yine inanılmaz devasa bir olaylar silsilesi ile karşılaşıyoruz. İlk Christopher Reeve filminde fay hattını düzeltiyordu, burada da benzer kafalar var. Aynı benzer kafalar Lex Luthor tarafında da mevcut. İnanılmaz çizgi karakter tadında olan Lex, altı bomboş bir ana kötü olmaya aynı Christopher Reeve filmlerindeki gibi yazılmış. Bu sanırım bilinçli çünkü genel yapı bile çok benzerdi.

Gelelim sevdiğim şeylere; filmin modern bir Superman imajı çizmek için çabaladıkları gayet net bir şekilde görülüyor. Brandon abi de bu imaja uygun görevleri yerine getirince ortaya gayet "Umut" veren, "Heroic" hissettiren ve belki yüce diyemem ama insanlıktan üstün bir güç olmasına rağmen onların kahramanlığını yapabilecek biri gibi hissettiriyor. Bir tane sahnede gözlerim doldu be sdfgfsdg. Bir başka sevdiğim şey ise film dramatik bir üst katman içerisinde sunuluyor. Christopher Reeve'in özellikle 3 ve 4. filmlerinin mizahsal taraflara kayması yanı sıra, 1 ve 2. filmlerinde tam oturamayan film kişiliğini bu filmde tam olarak oturtulmuş. Hatta emin değilim ama MoS filmi önce Zack Snyder'in bile bu filmdeki Superman'den esinlendiği bazı şeyler olduğunu düşünüyorum.

Fakat filmin inanılmaz uzun bir süresi olmasına rağmen, bu süreyi biraz bol keseden kullandığını düşünüyorum. O kadar da kötü kullanmıyorlar ama ellerindeki tüm senaryoyu uzattıkça uzatmışlar. Anlamsız yere çözülen inanılmaz olaylar falan var mesela. Bunlar yetmezmiş gibi çok sevdiğim Yönetmen Bryan Singer "büyük olay" işlerini birbirine yedirmeye çalışınca biraz karışık bir üçüncü perde elde etmiş oluyoruz. Bryan Singer demişken de, bu adamı neden sevdiğimi, çocukken, daha 8 yaşındayken oyuncaklarını almamı ve günümüzde hala saklamanın nedenlerini bir kez daha gördüm.

Bu film her şeyine rağmen iyi ki çıkmış ya, bugün MoS'i seviyorsam, bütün bu eski Superman filmlerini izleyip Superman'e karşı olan sempatimi arttırmaya çalışıyorsam, kesinlikle bu film sayesinde ya. Teşekkürler Bryan Singer, teşekkürler Brandon Routh, teşekkürler Superman.

Bu filmle beraber MoS harici tüm Superman işlerini tamamladım. Sıra dizilerde çünkü ilk çıktığı sene Superman and Lois dizini izleyecektim fakat bir türlü o trene dahil olamadım. Yeni James Gunn filmi gelene kadar bu diziyi izlemeye çalışacağım. Bitirir miyim bilmiyorum ama çok bozmadığı sürece bitirmek istiyorum. Yine CNBC-e'li yıllarda Smallville çok severek izlerdim ama ona geriye döneceğimi sanmıyorum. Çünkü muhtemelen ona geri dönersem o kadar da çok kalmam sanırım. Neyse yine çok uzattım. Umarım bu izlediklerimin hepsinden daha iyisini James Gunn'ın Superman'i yapar. Haydi hayırlısı...

Ya bu ne toz pembe bir film, özellikle ilk yarısı aşşırı toz pembe aşırı gençlik filmi tadında fakat son bir saatte ise inanılmaz saçmalıyor. Sinematik evren denemeleri fena değil, beğendim ben ama çoook tırt olmuş ya. DCU'nun Supergirl'ü çok çok çok daha iyi olacaktır, olmalıdır diye düşünüyorum. CW Supergirl'ü de 2-3 sezon izlemişliğim var. O görece daha morderndi ama o da çok CW formülleriyle kaplıydı. Sanırım DCU'da gelecek olan Supergirl, gerçek anlamda ilk gerçek Supergirl yapımı olacak.

Üçüncü filmdeki radikal kararlar sonrası öz karakterlerine geri dönen dördüncü film aslında kötü bir film değil. Fakat yeni hiçbir şey vaat etmediği gibi günümüzde alıştığımız "klasik origin filmi" temasından birçok şey barındırıyor. Bu yüzden de dümdüz bir film olmaktan kaçamıyor.

Ana karekterimizin birebir kopyası gibi oluşturulan bir ana düşman yapalım demişler ve Nükleer Adam ortaya çıkmış. Bir filmlik aradan sonra geri dönen Lex Luthor her zamankinden daha cıvık bir şekilde bu sefer yaverleri yerine genç kan bağı olan anlamsız bir karakter olan o çocuk ile birlikte. Lois Lane'de bir film aradan sonra dönmüş fakat o zamana kadar inşa edilen tüm Clark, Lois, Superman ilişkisi çok öteye garip bir şekilde savrulmuş durumda. Filmde nedense en odak konu Daily Planet'in satın alınması, yozlaşması ve geri kazanılması. Gerçekten senaryo adına hiç mi bir şey bulamadınız ya?

Çok yukarılarda başlayan Christopher Reeve dörtleme maalesef her filmde biraz daha aşağılara düştü. Ama yalan yok, kendisini ve o dönemler bıraktığı hisleri oldukça sevdim. Zack Snyder ile sempati duymaya başladığım o ciddi ve tanrısal Superman portresi sonrası gerçek Superman'e olan sempatim bu dört film sonrası bir hayli arttı. Sırada ben daha çok küçük bir çocukken çıkan ve fast food zincirlerindeki çocuk menüsü oyuncaklarını hala sakladığım Superman: Returns'e, bakalım o film aklımdaki kadar masum ve çabalayan bir film mi, yoksa gerçekten bir hayal kırıklığı ve başarısız bir deneme mi ?

Detaylı araştırmadım fakat ilk iki film sonrası kesinlikle radikal değişiklikler yapılarak seri bambaşka bir yöne hatta reboot'a uğramış bile diyebiliriz.

Christopher Reeve'in üçüncü Superman filminde hiç var olmayan bir Lex Luthor, filmin hemen başlarında "tatile gönderilen" ve "filmin sonunda gelen" bir Lois Lane var. Lex Luthor çakması bir kötü adam fikri ile bilgisayarları hackleme yeteneğine sahip sıradan işsiz bir adamın akıllarına tüm gücü ele geçirme planları geldiğinde ortaya çıkan süper bilgisayar yapma gibi işler, ilk iki filmden tamamen bağımsız hareketler edilmesine yol açmış. Smalville'e uzun zaman sonra dönüşümüz dışında filmde pek de iyi bir şey bence yok. Hatta büyük açıdan çok sevilmeyen Sam Raimi'nin Spider-Man 3'üne oldukça paralel kesişimleri olan bir film olmuş Superman 3.

Değişik... Günümüzdeki benzer bariz hatalar 83 yılında da yapılmış gibi gözüküyor. Bazı güzel fikirleri olmasına rağmen serinin ilk üç filmi arasındaki en en en zayıf filmi.

İlk filmden neredeyse bir gün sonra devam filmini izledim ve evet, bunu da o kadar kötü bulmadım ve hatta beğendim.

Christopher Reeve'in Superman'i bu filmde daha oturaklı bir karakter gelişimi içerisine giriyor. Filminde herhangi bir orijin anlatma derdi olmadığı için 127 dakikalık süresini çok daha verimli kullanması için gayet zamanları mevcut. İlk filmdekine biraz benzer bir yorum yapacağım ama filmin ilk bir saati gerçekten çok iyi. Clark ve Lois ilişkisine yoğunlaşırken, Superman artık Metropolis'in bir parçası olmuş ve sorunları çözen bir kahraman olarak görülüyordu. Hatta buradaki Lois'i öyle beğendim ki, özellikle Spider-Man MJ'lerinden sonra akıllı birini izlemek beni şaşırttı ve mutlu etti.

İkinci film aslında daha henüz ilk filmden tohumları atılan General Zod, Ursa ve Non karakterlerine ana kötü alarak yer veriyor. Bu ekibin neden ve nasıl uzay boşluğunda zindan edildiklerini vs ilk filmde izlediğimiz için ikinci filmde ise direkt olarak olaylara girişmeye başlayabiliyorlar. Film ilk bir saatinde neredeyse hiç bu konulara girmeyerek belki biraz geç kalıyor ama bu sırada da karakterlerini geliştiriyor. Zod ve ekibi ne zaman olaylara girişse yine belli başlı noktalarda dönemin teknik şartları nedeniyle günümüzde absürt gözüken şeyler görüyoruz. Haklarını veriyim o döneme göre yine muazzam bir emek ve başarı var bence. Fakat konu ne zaman Zod'un ekibi ve Superman arasında geçmeye başlasa bu karakter arası üstün güç dengesi bulunamamış ve kurulamamış oluyor. Ayrıca Zod ve Ursa'ın cast'ini oldukça beğendim fakat kıyafetleri ve imajları açısından aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Gerçekten kötü duruyorlar.

Superman bu sefer görece çok daha güçlü düşmanlarla uğraşıyor olsa da, ilk filmdeki aşırı gerçek dışı abartı olaylar yerine daha sakin geçen bir güç savaşı izliyoruz. Kriptonluların sayısının artmasından olsa gerek karakterlerimize ilk filmde hiç görünmeyen bazı yeni görsel efekt özellikler eklenmiş. Hatta sanıyorum ki dönemin eleştirmenleri ilk filmdeki Lex Luthor kullanımı sonrası tepkilerini koymuşlar çünkü bu filmde Lex Luthor oldukça az ve olması gerektiği kıvama yakın şekilde yer alıyor.

İlk film sonrası onun kadar olmasa da ikinci filmi de oldukça beğendim, sadece senaryo mantığına hiç oturtamadığım ve film içerisinde de cevaplanmayan bazı büyük "plot hole"lar mevcut. Onun dışında ilk iki filmiyle bende saygı ve sempati kazanan Christopher Reeve'in Superman'i sanıyorum üçüncü ve dördüncü bölümde daha çok mizah ve komedi türüne yöneliyormuş. Bunu okuduğuma inanamadım ama umarım öyle değildir. Bu serinin bozmasına hiç hazır değilim.

James Gunn Superman'i ilk teaser sonrası gelen anlık gaz ile Superman filmlerini baştan izlemeye başladım. Şimdiden şunu belirtiyim MoS öncesine kadar çizilen, yazılan veya beyaz perdeye taşınan neredeyse hiçbir Superman'i sevmemiş ve benimseyememiştim. Bu süreçte sadece çocukken izlediğim Justice League animasyon çizgi film serisi ve bazı tekil Superman animasyon filmlerini gerçekten sempatik bulur ve severdim. MoS sonrası o algım farklı şekilde değişti ama Gunn'ın Superman'i ile 2006'dan beri göremediğimiz o orijinal Superman'e ilk defa geri döndüğümüz bu evrende ben de kendimi bu Superman'i de sevebilme, sempatik bulabilme ve anlayabilme yolculuğuna bu filmle başlıyorum. Daha önce Christopher Reeve serilerinden kesitler halinde hiçbirini izlememiştim. 2006'daki Returns çıktığında 8 yaşında bir çocuktum ve hatırladığım kadarıyla o filmi sevmiştim. BurgerKing'den çocuk menüsü oyuncakları ise hala evde bir yerlerde duruyor :)

Gelelim Christopher Reeve'in 1978 yılında Superman olarak ilk defa karşımıza çıktığı bu filme. Ben Extended versiyonunu izledim. Credits ekranıyla beraber tam 3 saat 8 dakika gibi gayet uzun bir filmdi. Dolayısıyla ben bunu 1 saat 30.dakikaya kadar olan ilk kısım ve kalan ikinci kısım diye ikiye bölerek izledim.

İlk 90 Dakikalık Kısım:
Filmin aceleci olmamasını, sakince olayları izleyiciye adım adım açıklayarak ilerlemeye çalışmasını çok ama çok sevdim. Sonuçta ilk defa Superman filmi çıkmış ve izleyici ne olduğunu bilmek zorunda değil. Bunun yanı sıra bazı prodüksiyon ve görsel efekt zorluklarını dönemin teknolojisi yüzünden zar zor yaptıklarını bariz bir şekilde görüyoruz. Fakat şunu hatırlatmak isterim bu film 1978'de çıkmış. Bu yüzden bütün çabayı inanılmaz takdir ediyorum. Bu çabayı da aşırı beğendim. Filmin ilk 60 dakikası işlenen orijin hikayesi ile ilk suit-up ve ilk havalanmayı görüyoruz. Buralar aslında ilk filmmiş gibi bitirseler 5 yıldız verirdim. Superman: Origin deselermiş falan mis gibi iş...

İkinci 90 Dakikalık Kısım:
Bu kısımda Lex Luthor ve aksiyon kısımları işin içine daha da girdiği için film bir orijin anlatma amacından çıkıp, günümüz tabiriyle "bir süper kahraman filmi" araç gereçlerine geçiyor. Bu kısımda da bazı kısımlar aynı ilk 90 dakikadaki gibi inanılmaz yavaş ve ağır ağır işlendiği için gerçekten bazı olayların aşırı sündürüldüğünü düşünüyorum. Yer yer çok sıkıldığım da oldu. Bana kalırsa bu 90 dakikalık ikinci kısımda ne Clark Kent'in hayatına ne Lois ile olan ilişkisine, ne Superman'in Lex Luthor ile olan kapışmasına yeterince yer verilemediğini düşünüyorum. Onca vakitleri varken boşa harcanan anlamsız zamanın haddi hesabı yok. Tercihlerdir yapacak bir şey yok tabii ama Lex tarafı hiç mi hiç olmamış. Amerikasal anlamda ilk sinematik Lex Luthor denemesini becerememişler. Fakat son 20 dakikada falan yaşanan olaylar silsilesinde aşırı abartı bulduğum noktalar olsa da, Superman'in neden Superman olduğunu abarta abarta gösteriyorlar. Fay hattı sahnesinde şaşkınlık ve yok artıklık seviyem hat safhadaydı. Hele ki o son Dünya hareketi... İnanılmaz kararlar. Bu tarz şeylerin 10'da 1'ini günümüzde yaptıklarında feçi linç ediliyorlar. O yıllar muhtemelen hayranlıkla takdir etmişlerdir.

Günün sonunda kurulan Metropolis'i ve Christopher Reeve'in Superman hikayesini gayet başarılı buldum. Duyumlarıma göre ikinci filmden sonra feci bir düşüş oluyormuş ama izlemeden bilemem tabii ki. Konuşabileceğim bir içerik olduğu sürece bu filmlere bu tarz incelemeler yazmak niyetindeyim.

Ve evet, hala günümüzde izlenir durumda, çelik gibi film.

Watched on Thursday December 19, 2024.

Watched on Thursday December 19, 2024.

Watched on Thursday December 19, 2024.

Watched on Thursday December 19, 2024.

Watched on Thursday December 19, 2024.

Olum deli misiniz bunu ayrı bir bölüm diye çıkarıyorsunuz. 5dk'da megamen suit up sahnesi var tek. WTF yapın şunu 90dk ya

bazı şeylere gıcık oldum ama güzel bölüm

LOTR sever ama içeriklerini hatim etmeyen, başlangıç kitaplarının çok ötesine ilginisi henüz geçirememiş ve bu filmin nereden esinlendiğini gerçekten okumayan biri olarak ben bunu beğendim lan sdfgsdfg.

Beklentim çok düşüktü, başta filmin orijinal üçlemeye çok göndermeli başlaması hoşuma gitmemiş olsa da, hikaye ilerledikçe Hera'nın yolculuğunu ve tarafların durumunu merakla izledim. Hatta çok rahatsız olduğum tek konu sanıyorum ki animasyon hızı oldu. Animasyon tarzını sevdim fakat karakterlerin hareketleri inanılmaz robotik geldi. Zaman zaman görmezden gelebildiysem de genel olarak bu durum beni rahatsız etti.

Tahmin edilebilir şeyler gerçekleşse de, doğru zamanda doğru şeylerin yapıldığını görmek beni bir izleyici olarak memnun etti. Çok nadir ara ara sıkılmışımdır ama yapım beni kendine sürekli çekecek gücü bir şekilde üretti. Günün sonunda sinemada izlediğim için pişman olmadığım bir LOTR yapımı oldu Rohirim Savaşı.

Sıra şimdi bu filmin esin kaynaklarını bilen tüketen ve yorumlayanların yorumlarını izlemekte. Biraz onlardan da dinleyince görüşlerim değişirse burayı güncellerim.

Ben bu yapımı film olarak gördüm ve beğendim, evet...

Sony'nin yıllardır pek anlam verilemeyen Spider-Man'siz Spider-Man evreni'nin şu andaki son filmi Kraven, ana karakterimiz Sergei ve onun ailesinin orijin hikayesini anlatan tam bir klasik orijin filmi.

Çocukluklarından başlayarak günümüze yani 15-20 yıl sonrasına kadar geçen süreçte yaşanan bazı kritik olaylar ve Sergei'nin başından geçenler de aslında biraz klasik. Fakat bu durum kendini diğer Sony Marvel filmlerinden ayırabilecek kadar tutarlı seviyede. Bir gizem, bir hedef ve bir avcı ile basit bir hikayeyi basit bir şekilde anlatabildiği için bu kadar sevdim. Cringe ve berbat tarafları az da olsa var ama bunu diğerleri kadar rezil şekilde yapmıyor. 6-7 dakikalık çok sevdiğim bir açılış sekansı sonrası yaklaşık 15-20 dakikalığına bence çok uzun tutulan bir çocukluk dönemleri sekansı izliyoruz. Bu noktadan sonra yani filmin ilk 25-30 dakikasından sonra ana hikayesine yönlendirilmeye başlıyor.

Bu süreçte bazı tanıdık yüzler bizi meraklandırsa da Sony'nin yine bariz bir şekilde çuvalladığı kararları izlemek beni üzen yegane şeydi... He bir de yine senaryo yüzünden büyük fırsatlar kaçırılmış. Biraz daha düzgün bir senaryo ile bence bu film gerçekten iyi bir film olurmuş. Teması gereği doğa, avcılık ve havyanlar içerdiğinden, sinemada çok da görmeye alışık olmadığımız ama bana gayet hoş gelen bir doğa tonu hakim. Açık araziler, hayvanlar, farklı mevsimler ve ara sıra modern şehir dünyamız.

Oyuncumuz Aaron Taylor'u ilk seçildiğinden beri çok doğru bulmasam da... Hala daha farklı bir Kraven imajını görmek istesem de... Bu adam bu işe yakışmış. Sony'nin casting'i yine güzel iş çıkarmış diyebilirim. Keza Sergei'nin babası, kardeşi ve Calpyso'da beğendiğim cast'lerden ama Rhino için aynı şeyi pek söyleyemeyeceğim.

Film teknik açıdan Sony evreni seviyesinde benzer, çok sırıtan CGI'lar yerine CGI olduğunu anladığımız ama çok da gözümüze batmayan sahneler içeriyor. Ses ve Müzik açısından da daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Aksiyon sahnelerini ve bu sahnelerin kanlı olması tercihini oldukça beğendim.

"Ben olsam" bu kafayla yola çıkabilir ama kesinlikle daha iyi bir bütün film ortaya koyabilirdim diye düşünüyorum. Ama neyseki ben değilim de bir sürü angarya işle uğraşmıyorum.

Çok boş yaptım ama filmle ilgili gerçekten konuşasım var. Bence Sony'nin Spider-Man'siz Spider-Man evreni'nin şu andaki son filmi Kraven, evrenin en tutarlı filmi. Sanırım en beğendiğim de buldu. Hatta bazı WTF sahneler olmasaydı, Morbius'un da ciddiyetini bir noktaya kadar beğenmiştim. Neyse, benim youtube konuşmaları gibi konuşasım geçecek değil, ben kaçar bence izlenir.

İNANILMAZ BEĞENDİMM!

Diyecek fazla bir şey yok. O yüzden bölümler sonrası anlık yazdığım yorumları buraya ekliyorum. Uzun zamandır Netflix platformun izlediğim en iyi iş. Öve öve bitiremem hee sonra... :)

1. Bölüm
Muhteşem bir açılış. Bu tarz filmlerin kalitesine yakışır, adeta bir uzun metraj edasıyla çekilmiş. İlk bölümden çok beğendim.

2. Bölüm
Hiç ara vermeden ikinci bölümü tamamladım ve gerçekten bu kalite sanırım bütün sezona yayılmış durumda. Başta sadece 2 - 2.5 saatlik bir uzun metraj yapsalarmış diye düşünüyordum fakat ikinci bölüm sonrası bu kariyerin hakkının verilerek anlatılması için 2 saatlik bir uzun metrajdan çok daha fazlasına ihtiyaç olduğunu anladım. Çok sardı..

3. Bölüm
Bölüm sonlarına doğru vücudumda bir kasılma hissettim, meğerse bölüm boyunca heyecandan kendimi kasmışım. Adeta önemli bir milli maç izlerken yaşadığım duyguları yaşatmayı çok iyi beceriyor bu yapım. Senna'ya yıllardır olan sempatim bu günlere daha da somutlaşıyor.

4-5 ve 6. Bölüm
Vay bee, sonunu bilmeme rağmen bunu 6 bölümlük bir seyirlik sonrası izlemek fena vurdu...

Bazı şeyleri değiştiren büyük insan.

Watched on Sunday December 15, 2024.

Yine oyununu çok sevmediğim ama buradaki bölümüne bayıldığım bir bölüm oldu. Titanfall için bu tarz sezonluk dizi yapsalar tadından yenmez. Hatta aynı kafadan devam ederlerse Armored Core için bile çıkacak bir diziyi günü gününe takip ederim.

• Dune: Part Two
• The Brutalist
• Anora
• Conclave
• A Real Pain
• The Substance
• Nickel Boys
• A Complete Unknown
• I'm Still Here
• Emilia Pérez

...plus 1 more. View the full list on Letterboxd.

• Superman
• Superman II
• Superman III
• Superman IV: The Quest for Peace
• Superman Returns
• Supergirl
• Man of Steel
• Superman

• The Terminator
• Terminator 2: Judgment Day
• Terminator 3: Rise of the Machines
• Terminator Salvation
• Terminator Genisys
• Terminator: Dark Fate

• Alien
• Aliens
• Prometheus
• Alien: Romulus
• Alien: Covenant
• Alien³
• Predators
• Predator
• Prey
• Alien Resurrection

...plus 4 more. View the full list on Letterboxd.

1. Zack Snyder's Justice League
2. Man of Steel
3. Batman v Superman: Dawn of Justice
4. The Suicide Squad
5. Wonder Woman
6. Aquaman
7. Shazam!
8. Black Adam
9. Suicide Squad
10. Justice League

...plus 5 more. View the full list on Letterboxd.

• Zodiac
• Se7en
• Fight Club
• Gone Girl
• The Social Network
• The Curious Case of Benjamin Button
• The Girl with the Dragon Tattoo
• The Game
• Panic Room
• Mank

...plus 2 more. View the full list on Letterboxd.

1. Interstellar
2. The Prestige
3. The Dark Knight
4. Inception
5. Oppenheimer
6. The Dark Knight Rises
7. Batman Begins
8. Dunkirk
9. Tenet
10. Insomnia

...plus 2 more. View the full list on Letterboxd.

1. Avengers: Infinity War
2. Avengers: Endgame
3. Captain America: The Winter Soldier
4. Iron Man
5. The Avengers
6. Guardians of the Galaxy Vol. 3
7. Captain America: Civil War
8. Black Panther: Wakanda Forever
9. Doctor Strange
10. Captain America: The First Avenger

...plus 36 more. View the full list on Letterboxd.

• About Dry Grasses
• The Wild Pear Tree
• Winter Sleep
• Once Upon a Time in Anatolia
• Three Monkeys
• Climates
• Distant
• Clouds of May
• The Small Town
• Cocoon

2022'de yayınlanan ve o yıl Oscar'a kadar izlediğim 2022 filmleri

• The Batman
• Everything Everywhere All at Once
• The Banshees of Inisherin
• Top Gun: Maverick
• Burning Days
• Moonage Daydream
• The Northman
• This Much I Know to Be True
• The Menu
• All Quiet on the Western Front

...plus 87 more. View the full list on Letterboxd.

• Sympathy for Mr. Vengeance
• The Handmaiden
• Oldboy
• Decision to Leave
• Lady Vengeance
• t Security Area
• Thirst
• Stoker

• Taxi Driver
• GoodFellas
• The Irishman
• The Departed
• The King of Comedy
• After Hours
• Casino
• The Wolf of Wall Street
• Raging Bull
• The Aviator

...plus 17 more. View the full list on Letterboxd.

• The Terminator
• Terminator 2: Judgment Day
• Avatar
• Avatar: The Way of Water
• Aliens
• Titanic
• True Lies
• The Abyss
• Piranha II: The Spawning

• Star Wars: The Last Jedi
• Looper
• Brick
• Knives Out
• Glass Onion
• Wake Up Dead Man: A Knives Out Mystery

• Mulholland Drive
• Blue Velvet
• Lost Highway
• Twin Peaks
• Inland Empire
• Eraserhead
• Wild at Heart
• Twin Peaks: Fire Walk with Me
• The Straight Story
• Dune

...plus 7 more. View the full list on Letterboxd.

• Fallen Angels
• Chungking Express
• In the Mood for Love
• 2046
• Happy Together
• As Tears Go By
• Days of Being Wild
• Ashes of Time
• The Grandmaster
• My Blueberry Nights

• Fargo
• No Country for Old Men
• Hail, Caesar!
• Intolerable Cruelty
• The Big Lebowski
• The Man Who Wasn't There
• Barton Fink
• Miller's Crossing
• A Serious Man
• Inside Llewyn Davis

...plus 9 more. View the full list on Letterboxd.

• Tie Me Up! Tie Me Down!
• Women on the Verge of a Nervous Breakdown
• Pain and Glory
• All About My Mother
• Law of Desire
• The Skin I Live In
• Parallel Mothers
• Matador
• Talk to Her
• Bad Education

...plus 5 more. View the full list on Letterboxd.

2021'de yayınlanan ve o yıl Oscar'a kadar izlediğim 2021 filmleri

1. Dune
2. C'mon C'mon
3. Licorice Pizza
4. The Green Knight
5. The Worst Person in the World
6. tick, tick... BOOM!
7. Nine Days
8. CODA
9. The Last Duel
10. Annette

...plus 137 more. View the full list on Letterboxd.

• Vortex
• Lux Æterna
• Climax
• Love
• Enter the Void
• Irreversible
• I Stand Alone

• Dune
• Dune: Part Two
• Blade Runner 2049
• Prisoners
• Sicario
• Enemy
• Incendies
• Polytechnique
• Next Floor
• Arrival

...plus 2 more. View the full list on Letterboxd.

• Magnolia
• Phantom Thread
• Punch-Drunk Love
• There Will Be Blood
• Licorice Pizza
• Boogie Nights
• The Master
• Hard Eight
• Inherent Vice

• La La Land
• Whiplash
• First Man
• Babylon

• Spider-Man: Into the Spider-Verse
• Spider-Man 2
• Spider-Man: No Way Home
• Spider-Man
• Spider-Man: Far From Home
• The Amazing Spider-Man 2
• Spider-Man: Homecoming
• The Amazing Spider-Man
• Spider-Man 3
• Venom

...plus 4 more. View the full list on Letterboxd.

• Inglourious Basterds
• Pulp Fiction
• Django Unchained
• Kill Bill: Vol. 1
• Kill Bill: Vol. 2
• The Hateful Eight
• Once Upon a Time... in Hollywood
• Reservoir Dogs
• Jackie Brown
• Death Proof

• Harry Potter and the Half-Blood Prince
• Harry Potter and the Prisoner of Azkaban
• Harry Potter and the Philosopher's Stone
• Harry Potter and the Goblet of Fire
• Harry Potter and the Order of the Phoenix
• Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1
• Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2
• Harry Potter and the Chamber of Secrets
• Fantastic Beasts and Where to Find Them
• Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald

...plus 1 more. View the full list on Letterboxd.

• Star Wars
• The Empire Strikes Back
• Return of the Jedi
• Star Wars: Episode III – Revenge of the Sith
• Star Wars: Episode II – Attack of the Clones
• Rogue One: A Star Wars Story
• Solo: A Star Wars Story
• Star Wars: The Force Awakens
• Star Wars: The Last Jedi
• Star Wars: The Rise of Skywalker

...plus 3 more. View the full list on Letterboxd.

• A Glimpse Inside the Mind of Charles Swan III
• Ginger & Rosa
• Spring Breakers
• The Bling Ring
• The Spectacular Now
• Enemy
• Under the Skin
• Locke
• Obvious Child
• The Rover

...plus 100 more. View the full list on Letterboxd.